Duyguların sanal yaşandığı bir dünyada hakiki sevgiden, sevdadan, gönül mahzenindeki o dokunulması zor tılsımlı dünyadan bahsetmenin ne anlama geldiğini varın siz hesap edin.

Dünyaların duygudan yoksun kaldığı, artık ikili ilişkilerin dahi siyasi söylemlerle şekil bulduğu gündelik yaşantımızda bir memleket sevdasından bahsetmenin terazisini varın siz tutun.

Memleket adına olabildiğince kişisel beklentilerle dolu olduğumuz bir yaşantıda bir devlet adamının memleketine olan topyekûn kalkınma hamlesini varın siz ölçün.

Neresinden bakarsanız ‘hadi canım sende…’ diye başlayan cümlelerin peşi sıra geleceği bir önyargı dünyasında bizatihi hissettiklerimi kaleme aldığımı belirtmek istiyorum.

Şuan saatim Cumartesi gecesi 03.07 ve kim bilir uyku hangi vakit tecelli edecek sabah güneşi sızmadan odama.

Zira sabah 07.00 sularında yola çıkmış, Bozok Yaylasının bereketli topraklarından Çekerek’e 09.00 gibi ulaşmış olmayı temenni ediyorum.

Ki, Cumartesi gününün son saatleri ile başlayıp gece yarısına uzanan yolculuğunda Çekerek’te bir devlet adamını, memleket sevdalısı hemşerimiz Fuat Oktay’ı konuk ettik.

İki gün boyunca memleket hasretini dindirme niyeti, gayesi ile gerçekleştirdiği programın pekala içi dolu bir gözlem, memleket topraklarında bir kişiye de olsa temas etme arzusu ile vukuu bulduğunun pekala farkındayız.

Fuat Oktay…

Bir devlet adamı hüviyeti ile gelse de, bir Çekerekli, bir Yozgatlı olarak çıktı hemşerilerinin karşısına.

Devletin yığınla birikmiş meselesi, ömür tüketen mesaisi varken memleket diyarının ahvaline dair kaygı duyan gönülleri var olsun.

Bir daha mı yaşayacak,

Çocuklarına istikbal mi oluşturacak Çekerek’e…

Nasıl bir kazanç, böylesine muazzam bir gayretin yorgunluğuna talip olmayı gerektirir.

Sadece ve sadece çocukluğunun geçtiği topraklarla helalleşme, vefa gösterme, insanına mevcudiyetinin nasıl bir yegane potansiyele dönüştürmesi gerektiğini anlatma.

İnatla, azimle, tüm yorgunluklara, kısır çekişmelere, bitmeyen mesaisine rağmen bir dava şuuru ile, kutsal bir duygu dünyası ile mücadele etme.

Sayın Oktay’ın bu anlamda ortaya koyduğu iradeyi anlatmaya kelimeler yeter mi, kestirmesi zor.

İçten içe, biraz da hayıflanarak ‘doğduğu Çekerek için mi tüm mesai’ diyenler de olabilir!

Keşke sadece Çekerek için olsa, yıllarca içinde ihmal edilmişliğin yorgunluğunu bir benze olsun atardı belki. İlçeyi şehre bağlayan yolu dahi yeni yeni medeniyetin temsil standardına ulaşıyorken, nedenlerimizi bir kez daha gözden geçirmemiz gerekmez mi?

Çekerek’e düşünülen, Çekerek için planlanan ve istenenlerin tamamı tüm ilçe, belde hatta köy ve dahi mezralar gözardı edilmeden planlandı.

Ve o doğrultuda işler zerre taviz verilmeden yürütülüyor.

Bu süreçte olurda bir taviz oluşursa, bilin ki tek müsebbibi yine biziz. Bizim meseleye, memleket derdine, o yoğun mesaiye yeteri kadar sahip çıkamayışımızdandır.

Onun dışında Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın da ifade ettiği gibi ‘Bizler merkezden sizler yerelden sahip çıktığınız müddetçe Yozgat kalkınacak…’

İşin sırrı, formülü, tılsımı, gizemi diye bir ifade şekli yok!

Her şey o kadar açık ve net ki aslında!

Memleket havası alırken bir yandan da oluşan sinerjinin etrafındaki inanmışlığı artırma adına bir gayret daha ortaya koyan Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, mecburiyetleri ile değil tam tersi vefası ile bakıyor doğduğu topraklara.

Çocukluğunda yufka ekmeğin arasında yediği bulgur pilavının lezzetini unutmamış, içine katık ettiği kuru yufkalı herle çorbasının kokusunu unutmamış bir Yozgat insanı, devlet adamı, Çekerekli bir Fuat Oktay.

İfadelerimi sadece gözlemleyerek afili kelimelerle şirin bir yazı kaleme alan gazeteci söylemleri olarak görmeyin lütfen.

Sayın Oktay’ın, yaklaşık 3 yıl önce biz basın mensupları ile tanıştığı, yerelden kalkınma fikriyatını ortaya koyduğu toplantıdan itibaren bizatihi şahitlik ederek, kalbim, aklım ve ruh dünyamın kabulü ile kaleme alıyorum tüm bunları.

Sizi temin ederim ki, ortaya konulan irade karşısında şuan okuduklarınız tek başına öylesine sade ve yalın ki…

Dileğim ve temennim sözlerimin ötesinde bir devlet adamının memleketine olan sevdasını evvela sahiplenerek, ve dahi hissederek yaşarsınız, hep birlikte yaşarız.

Gayretiniz daim, niyetleriniz, niyetlerimiz hayırla karşılık bulsun.