Yozgat gibi ilişkilerin sıkı fıkı olduğu şehirlerde ‘yapıcı da olsa’ eleştirmek, ‘tutarlı da olsa’ muhalefet etmek ne demek, sanırım yaşayanlar daha çok bilir.
Şehir dışında mesleğin ustası ağabeylerim, ‘Aman dikkatli ol, çok fazla derinlere dalma…’ şeklinde başlayıp devam eden telkin ve uyarılarını dile getirmenin sanırım tam da zamanı.
Burası neden Yozgat ve neden derinlere dalmamak gerekir?
Tehdit mi edilirsin hayır, yolun mu kesilir hayır!
Ama canın sıkılır, bir anda taraf ilan edilirsin, menfaatler üzerinden yaftalanırsın, falan filan…
EN ÇOK DA AK PARTİ’NİN…
Zaman zaman partinin emektar, ama çok konuşan, çok yazan, derinlere dalan ismi eski il başkanlarından Zekeriya Avşar, AK Parti’ye gerekli dersi veriyor.
Eksikleri, hataları, olması gerekenleri bir eleştirmen edası ile kamuoyu ile paylaşıyor.
Sonrasında bir müddet sussa da, AK Parti’nin kendi içinden çıkmış eleştirmenlerinden.
En çok da AK Parti’nin eleştiriye ihtiyacı var!
Uzunca bir süre gözünün üstünde kaş var diyen olmadı bu siyasi oluşuma.
Zaman zaman ‘tek adam’ yaftası vurulan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yerine siz olsanız ne yaparsınız?
Eleştirilmediği için her yaptığı doğru kabul edilen bir insan, bir yapı, özellikle de siyasi parti zamanla ne olmaz ki? Kendimizden pay biçtiğimizde hayali bile inanılmaz bir insan modeli çıkarıyor.
Her durumda olduğu gibi yine kendi çerçevemden değerlendireyim, zaman zaman yoklama çekerim kendime, peşine bir telkin ‘aman ha…’, mesleğimiz de bir hayli elverişli nefis zikzaklarına.
AK Parti’nin bu anlamda artık kendi içinde özellikle de Yozgat’ta ‘tutarlı’ ve ‘yapıcı eleştiriler’ yapan duruşlara ihtiyacı var!
Bu anlamda her ne kadar eski il başkanı Zekeriya Avşar’ı örnek göstersek de CHP’nin şu anki hali ile ortaya koyduğu eleştirisel duruşu önemsiyorum.
AK Partili yöneticilerin yerinde olsam CHP’ye yaptıkları her tutarlı ve yapıcı eleştiri karşısında teşekkür ederdim.
Bu arada son yerel seçimlerde Yozgat genelinde yaşanan muhalif değişim (Cumhur İttifakı’ndaki MHP’yi de muhalif kanadından değerlendirmek lazım yerelde…) 20 yılı aşkındır süre gelen durumu değiştirdi. Biraz daha çok seslilik var şuan için.
Memlekette onlarca insanın yaşamını yitirdiği yol ‘neden duble ol olmuyor’ diyorsunuz savunmaya geçiyor muhatapları.
‘Millet Bahçesi neden kaderine terk edildi’, ‘Yozgat’ta kamu binaları neden zamanında bitmez’ gibi sualler karşısında sürekli bir savunma mekanizması oluşuyor. Sorunlar, beklentiler, yanlış gidenler üzerinden yüksek sesle bir dile getirme sizi farklı mecraların adamı yapıyor.
Aynı durumu ilçe belediyelerinde bile yaşadık.
Seçim sonrası ‘Ya gördünüz mü’ diye arayıp gazeteci kimliğimize kendince ayar vermeye çalışan başkanlarımız (!) da oldu.
Var ya bir kıssadan hisse, babası kendini ayağına çağıran oğluna, “Ben sana kaymakam olamazsın demedim adam olamazsın dedim…”
Düşünsenize ortak bir iş yapıyorsunuz, karşınızdaki insan hatalar ve eksikleri dile getirdiğinizde çözüm üretmek yerine sürekli ama sürekli savunuyor!
AK Parti’nin kendi içinde işletemediği, daha çok menfaatler bittiğinde eleştiri adı altında işleyen hastalıklı sistemin dışında birilerinin ya kamuya açık ya da fayda sağlar ise kapalı kapılar ardında doğruları dile gelmesi şart!
ELEŞTİRMEK DEMEK…
Peki eleştirmek için ne lazım; bir kere senin ki benden kara olmaması lazım.
Az önce de ifade ettim, menfaatin bittiği yerde sözüm ona eleştiri denilen aslında gambazlamaktan öteye gitmeyen işlem başlarsa bu çok da ahlaki olmaz.
Mesele en doğru ve en gerekli zamanda eleştirebilmek.
Eleştiriler öyle olmalı ki, labirentte en doğu yolu gösteren kılavuz misali olmalı!
Eleştiri adı altında ‘aba altından sopa gösterme’ niyeti olur, iftira, rencide etme gibi olmaması gerekenler üzerinden yürünürse telafisi mümkün olmayan ayrışmalar yaşanır.
Bazen de o ayrışmalar olmuyor Kıymetli Yozgatlılar!
Baş tacı ediliyor, iftara edenin ağzı siliniyor, beklentileri karşılanıyor sonra yola devam…
YOZGAT KONUŞMAKTAN KORKMAMALI
Sahte hesaplardan, trol yapılardan, arkadan, kenardan, dört duvar arasından değil de serbest platformda sonucu bir noktaya bağlanan konuşmalar olmalı bu şehirde.
Konuşarak doğruları bulacağız.
Sessiz tepkilerin, sessiz protestoların yaşandığı Yozgat’ta sandığı beklemeden de konuşabilmeli insanlar.
İktidarı için de muhalefeti için de makam sahibi için de bu durum geçerli.
Yoksa, bakan göz görmez, duyan kula duymaz, yaşayan beden yaşayan ölü olur vallahi…