Kaybedilen son seçim CHP’de kazanları kaynattı.
Aslında belli olan, aslında çoktan kınından çıkmış olan kılıçlar bir anda çekildi.
Tüm siyasi partilerde öyle değil midir, bir kayıp varsa ve de genel başkan yaş itibari ile de artık emeklilik seviyesine gelmiş ise bir şekilde birileri o makama hazırlanır.
AK Parti’de yok mu böyle birileri,
MHP’de ya da.
AK Parti’de iktidar gücü ve genel başkanın baskın bir yapı ile hala kontrolü elinde tutması olası muhalif hareketleri engelliyor. Genel Başkan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalif duruşları önceden tespit etme gibi bir yeteneği de var.
Ama asıl önemli olan seçim kaybedilmemiş olması.
MHP gibi ideoloji ve lider otoritesinin hakim olduğu dava partilerinde kolay kolay genel başkanlığa rakip çıkmaz. Sistem çıkmasına müsaade etmez.
Hal böyle iken sürekli seçim kaybeden ama aslında yüzde 25’lik kemik bir tabana hitap eden, yine taban itibari ile aslında etkin makamlara da hükmede bilen bir siyasi parti CHP.
CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiren muhalifler kadar onlara ortaklık eden basın mensupları da önemli.
Seçim öncesi genel başkan karşısında ter dökerek soru soran, bir anda ‘seçimi kazandık havası’ ile kartel medya olma hevesine giren basın mensupları tu kaka politikasına bürünmekte gecikmedi.
Öyle bir hal aldı ki meslek etiği ya da saygı gibi kavramlar bile alaşağı edildi.
Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kaybetti ama yalnız mı kaybetti?
Bu süreçte yapılmış en büyük hata 6’lı masa kavramıydı, o masanın en hatalı hareketi İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in masadan kalkıp yeniden oturması oldu.
Geri dönüş yapmamış olsaydı bu gün İYİ Parti çok farklı bir durumda olabilirdi.
Yaklaşan yerel seçimler önce Akşener hamle yapsa da cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında ortaya koyacağı kararlılık kadar etkili olmuyor.
Deva, Gelecek ve Sadet Partisi’ne de çok kısa değinecek olursak, sayın genel başkanları ne söylerlerse söylesinler ortada bir gerçek var ki, o da milletvekillerine CHP sayesinde sahip olmalarıdır.
Kemal Kılıçdaroğlu, bir denenmemişi denedi kaybetti, kaybederken bu siyasi partileri kazandırdı.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı bir hata mıydı hataydı.
Ama bu gün parti içi muhalefeti en sert şekilde yapanlar aslında kaybetmek üzerine kurguladı her şeyi.
Bir genel başkanı diskalifiye etmek için partinin ya da 6’lı ittifakının kaderi ile oynamayı tercih ettiler.
Keza gazeteciler de aynı şekilde.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun aslında ‘aday olmaması’ gerektiğini seçim öncesi hatta aday henüz belli olmadan dile getirseler, bu gün ki muhalif duruşlarının (!) bir kısmını gösterselerdi bu gün farklı konular konuşuyor olabilirlerdi.
Seçimler sonrası CHP’de yaşananlar aslında çok da şaşılacak durumlar değil.
CHP’de en küçük bir ilçe kongresinde dahi çok sert söylemler, parti içi yarışın neden olduğu gerginlikleri görmek mümkün.
Parti içinde konuşanların çok fazla olması zararlı değil ama bu durumun demokrasi savunucusu bir partide yumruklu kavgaya dönüşmesi yakışık alır değil.
Hülasa Sayın Kemal Kılıçdaroğlu tek başına kaybetmedi ama tek başına linç ediliyor.
İYİ Parti 6’lı masayaı dağıtması gerektiği dönemde yapmadığı hamlenin kaybını telafi etmeye çalışıyor.
Diğer partilere gelince onlar için dünya zaten toz pembe. Bari biraz vefa gösterselerdi CHP’ye iyi olacaktı.