İnsan özgür yaratılmış bir varlıktır. Çocuk beceri ve yetenek potansiyeliyle birlikte sayısız duygu zenginliklerine sahip olarak doğar. Onu daha baştan bir birey olarak karşılamak ve onunla iletişim esnasında çocuksu davranışlardan uzak durmakta yarar vardır. Kendi olabilmesi için özgür olduğunun farkında olmalıdır. Özgür olduğu müddetçe kendisini bulur, geliştirir ve yaratıcı yönünü ortaya çıkarabilir. Özgür olmayan insan kanatları kırılmış kuşa benzer, başkalarının güdümünde yaşamaya mahkûm olur.
İnsan neslinin dünyaya gözünü açmasıyla başlayan çocukluk nesli, özgürlüğü en fazla hak edendir. Henüz yaşlanmış dünyanın katı kurallarından yeterince nasiplenmemiş, insani duyguları ağır basar durumdadır. Dünyaya bakış açıları, olgu ve olaylara yaklaşım tarzları saf ve temizdir. Duygu ve düşüncelerini herhangi bir art niyete dayandırmadan ortaya koyabilir. Bu açıdan bakıldığında, çocuklarla doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilenen yetişkinlerin, onların özgürlüklerini sınırlandıracak tavır ve tutumlardan sakınmaları gerekir.
Yaşam her insan için vazgeçilmez hak olmakla birlikte önemli olan yaşamsal etkinliklerin engellenmemesidir. Çocuk ve yaşam kendi içinde farklılık arz eder ve özveri ister. Hayatı tanıma noktasında olan çocuğun yaşama zevki engellenmemeli, disiplin veya toplumsal uyum adına önü tıkanmamalı, geleceği karartılmamalıdır. İsteklerine gem vurulan çocuk, yalana başvurarak arzularına kavuşmayı yeğleyecektir.
Bastırılmış çocuklar, kendileri olma yerine kendilerini olayların akışına bıraktıkları için uyum konusunda zorluk çekerler. Zor çocuk, aileden ve çevreden yanlış davranışlar görmüş olan çocuktur. Bu çocuklar mutsuzdur, genellikle hayata olumsuz bakarlar. İç dünyalarında, diğer insanlara hatta dünyaya savaş açmış durumdadırlar.
Çocuğun hayatı özgürce yaşamasına, her yaş seviyesinin heyecanını doyarak sürdürebilmesine fırsat verilmeli, ileride “Keşke!..” demesine gerek kalmamalıdır. Geçen yılları geri getirmek mümkün olmadığı gibi çocukluk yıllarının da tekrar yaşanması mümkün olmayacaktır. Her şey yaşandığında güzeldir, zamanında yapılmasına imkân tanınmalıdır.
Dünyaya açılan pencerelerine duvar örülmemiş çocuk, olağanüstü yetenekte bir güzellik kaynağıdır ve yaşam ve tutku yoğunlukludur. Eğitim adına bu güzelliğin bozulmamasına dikkat etmek gerekir. Gereksinimlerini karşılayacak, problemleriyle mücadele edecek düzeyde gücü olmasa da kendi içinde bir bütünselliğe sahip olan çocuk, öncelikle aileden ve çevreden alacağı destekle hayatiyetini sürdürür. Bu destek, rehberlik düzeyini koruduğu müddetçe çocuğun lehine olacaktır. Çocukların yetişkinlerden farklı dünyaları vardır, ancak korunmaları gerekir. Bu koruma, onları dönüştürme yönünde olmamalıdır. Toplumsallaşma sürecini tamamlamamış olan çocuk, birlikte yaşadığı insanlarla uyum içinde olabilmek için yetişkinlerin görüş ve desteklerine ihtiyaç duyar. Bu destek, dayatma türünde değil de çocuğun istekli katılımına fırsat yaratmak şeklinde olmalıdır.
Çocuklar çoğunlukla düş dünyasında yaşarlar. Bu dünyanın kapıları herkese açıktır. Kendi dünyalarında cıvıl cıvıl bir hayat yaşarlarken dünyalarına girip çıkanlarla düşlerini paylaşırlar. Bu paylaşım kendinde olanı başkalarıyla paylaşmanın ilk adımıdır.
Koşullanmış ve disiplin altındaki çocuk, özgür olmayan çocuktur. Bir sorunu çözmek için düşünmek gerekir. Çocuğun karşılaştığı sorunları çözebilmesi için düşünebilmesine fırsat verilmelidir. Düşünmesine gerek kalmadan sorunun başkaları tarafından ortadan kaldırılması, çocuğun kendi kendini eğitmesini engeller ve gelişiminin önünün kapatılmasına sebep olur.
Çocuklar fiziksel yapıları küçük, ancak kocaman beyinleri ve yürekleriyle birer bilgedirler. İletişim hâlinde oldukları yetişkinleri şaşırtmakta mahirdirler. Düş dünyaları zengin olduğu için oldukça yaratıcıdırlar da. Yönlendirilmeyip kendi hâllerine bırakıldıklarında umulmadık beceriler sergilerler. Kendi hâline bırakmayı başıboş bırakma ile karıştırmamak gerekir. Çocuğun kendi olması, kendi isteğiyle bir şeyler öğrenmesi ve yapmasıdır doğal olan.
Not: Haftaya “Çocuğun Özgürlük Alanları” konusunu sizllerle paylaşacağım.