Odgurmuş: Bir fikir hareketine katılan ve belli bir mesafe kateden bazı insanlarda aşırı mutevazılık görülür bu davranış gerçekte böyle midir, yoksa öyle mi görünmek isterler.

Ögdülmüş: Fikir hareketlerinde olduğu gibi bir takım gizli ve açık örgütlerde de bu durum görülür. Kendini yetiştirmiş ve o hareket içerisinde önemli yerlere yükselmiş kimseler normalin dışında bir mütevazılık sergilerler. Hayatlarına orada anlam bulan bu insanlar, dışarıdan bakıldığında davranış ve dış ilişkilerinde çok kibar, çok yumuşak ve çok da alçak gönüllü görünürler.

Özellikle kapalı örgütlerde bu dururm daha da belirgindir. Ağabey, önder vs. dedikleri bu kişiler gerçekte böylemidirler, yoksa rol mü yapmaktadırlar pek anlaşılmaz. Bnlar ağır ağır, tane tane konuşurlar, derin bilgilerini ve edindikleri yerin hakkını verircesine dört dörtlük biri olarak görülürler.

Bu gibi insanlar, bulundukları yer itibariyle, vazgeçilmez olduklarını düşünür, kendilerini çok beğenirler. "fazla tevazu kibirdendir" atasözü bunlar için söylenmiştir. Aslında onlar çok gururlu ve kibirlidir, içinde bulunduğu bu durum ve geldiği yer o insana müthiş bir “gurur ve kibir” vermiştir. Göstermek istemezler ama siz fark edersiniz büyük gurur ve kibir sahibidirler.

Aslında, gurur ve kibirlerini yumuşak huylu, alçakgönüllü, herkese yardıma hazır ve tevazu göstererek gizlerler.

Odgurmuş: Peki bu gibi kişilerin gerçek yüzlerini öğrenemeyecek miyiz? Bunun bir yolu yok mu?

Ögdülmüş: Genellikle bu kişilerin mutevazı mı, kibirli mi olduğunu çoğu kez anlamak güçtür. Hele bu konularda pek bilgisi olmayanlar için ise daha da güçtür. Bu yüzden bu kişiler gerçek yüzlerini ancak tenkit edildikleri zaman gösterirler. Her hangi bir vesile ile onun yanlış bilgi verdiğini, yanlışlar yaptığını, hatalara sebep olduğunu söylediğinizde aklınıza gelmeyecek ve ondan hiçbir zaman beklemediğiniz cevaplar alırsınız.

O aslında, bulunduğu yer itibariyle bilgi ve görgüsüne de dayanarak kendini hata yapmaz, yanlışa düşmez olarak görür. Size verdiği cevaplar ve getirdiği misaller konusunda ummadığınız, ondan çıkması mümkün görünmeyen ifadeler görürsünüz, daha önceki zamanlarda başkalarının hatalarından dolayı eleştirdiği kişi ve konuların tamamını şimdi kendisini eleştiren kişiye karşı kullanır ve sıralarlar. Aynı metotlarla eleştirirler, duyduklarınıza inanamaz, bakarsınız ve çok şaşırır, hayal kırıklığına uğrarsınız.

Karşısında olan ve onu eleştiren kişilerin eleştirileri o kişiyi o kadar rahatsız eder ki elinden oyuncağı alınan çocuk gibi davranır, ne söz sarf edeceğini bilemezler.

Daha önce ahlaktan, erdemden, dürüstlükten, davadan bahseden bu kişinin iddialarının tamamı bu şekilde boşa çıkmış olur, ahlak, fazilet, dürüstlük, mertlik, tevazu, eğitim, bulundukları makam, örgüt içindeki durumu, tamamı ile önemini kaybeder. O daha önce eleştirdiği gurup ve insanlar gibi davranmaya başlar.

Bu çok yüksek idealleri taşıdıkları inancında olan insanlar, kendileri gibi düşünmeyen ve kendilerini tenkid edenlere karşı çok şiddetli tahammülsüzlükler de gösterirler.

Odgurmuş: Bir guruba, bir tarikata, bir cemaate, bir örgüte giren herkes mi böyle davranır.?

Ögdülmüş: Elbette bu durumu herkese şamil edemeyiz. Yeteri kadar milli şuur ve genel geçer ahlak kurallarından nasibini alamamış olanlar böyle davranır. Bir insan herhangi bir fikre bağlanabilir, herhangi bir tarikata ve dini cemaate, bir örgüte de girebilir bunlar insan hayatında olması gereken normal şeylerdir. Önemli olan akl-ı selim’i kaybetmemektir. Her fikir hareketinin, her tarikatın, her dini cemaatin bir takım kuralları vardır ve olabilir. Fakat hiç bir kural ve kaide genel geçer kural ve ahlak kaidelerinin üstünde olamaz. İçinde olduğunuz gurubun kural ve kaideleri sizi dürüst davranmaktan alıkoymamalıdır. Hiçbir tarikat kural ve kaidesi sizin ahlak ve faziletten ayrılmanızı emretmez, her şeyin üzerinde yüce dinimizin kuralları vardır. Ne olursak olalım, hangi makamda bulunursak bulunalım bu gerçeğe göre hareket etmeliyiz. Dün kötü dediğimize bu gün iyi derken ve dün iyi dediğimize kötü derken de çok kuvvetli gerekçelerin olması gerekir. Ama hiçbir gerekçe sizin yüce dinimizin kurallarını çiğnemeye değmemelidir.

Hele de siyasi mülahazalarla, herhangi birisi hakkında konuşurken tevazu içinde olmalıyız. Bulunduğumuz fikir hareketi veya gurubun bize gurur ve kibir vermesine asla izin vermemeliyiz. Tevazu her zaman tevazudur.

15 Temmuz günlerinde ülke olarakyaşanan darbe girişiminde bulunan "Fetö" terör örgütünün önde gelen ağabeylerini bu açıdan değerlendirmemiz mümkündür. İlber Ortaylı hocanın dediği gibi: "karizmaları ve kerametleri kendilerinden menkul, herkes onlardan aşağı ve herkes onlara tabi olmak zorunda. Kapalı gurupların en büyük çelişkisi, kendilerini beğenirken etraftakilerin nefretlerinin başladığını görememeleridir" (24/07/2016 Hürriyet). Bu düşünceleri taşıyan insanların varacakları bir yer esasında yoktur. Bir yere kadar başarılı olsalar da en nihayetinde Millet bunların iç yüzünü anlamış ve anlayacaktır.