Ve onca aksaklığa rağmen sonunda festival alanına varmıştım. Heyecanımdan kalbimin sesi ve etraftaki kalabalığın sesi karışıyordu.
Arkadaşlarım gelmiş destek olmaya, hepsi benden daha heyecanlı… Mikrofon takıldı ve sahnedeyim.
“Aman Allah’ım ne konuşacağımı bile düşünmedim, şaka gibi.” Sesim o kadar titriyordu ki kalabalığı görünce çok daha arttı gerginliğim. Başladım konuşmaya, hatta sesli düşünmeye… “ Hava çok soğuk olduğu için hamur sertleşiyor, bu gereksiz bilgiyi size neden verdiğimi bende bilmiyorum”… Kurduğum cümleye günlerce güldük.
O pasta o vakitte bitecek, o sahneye hakim olunacak. Aralarda konuşuyorum ama gerginlikten ne diyeceğimi bilmiyordum. Uğultular gelmeye başladı iyice gerildim, yok dedim bu an bitmeyecek. Tam o sırada bir ses; “Pınar hocam gelebilir miyim yanınıza?” Allah’ım yaşasın süvariler geldi…
Doç. Dr. Turgay Bucak… Günümü kurtaran adam da diyebilirim. Sohbet ettikçe sahnedeki enerjim değişiverdi. Yeniden ben olmuştum. Tüm samimiyetimizle normal bir ortamda sohbet eder gibi onlarca insanın karşısındaydım. O İnanılmaz keyifli bir sahne performansı ile sahneden indik.
Sonrasında ev hanımları tatlı ve hamur işleri yarışması vardı. Maalesef bu tür yarışmalarda genel anlamda karşılaşılan “zaten birinci belliydi” sözleri, uğultulara karışıyordu. Orada olmasam bende düşünür müydüm böyle? Hakikaten çok farklı bir sunumla kabak tatlısı birinci olmuştu. Sonrasında programlar hız kesmeden devam etti.
Ve gün bitti.
Tebrik telefonları, mesajlar, paylaşımlar uyuyakalmışım.
Ertesi gün üniversiteliler arası yemek yarışmasında jüri olacaktım. E şimdine yapacaktım?
Neyse ki ekip çok iyiydi. Hızlı bir turla ne yapacağımı öğrenmişti.
Çocuklar gerçekten çok emek vermişler elbette en büyük desteklerinin sayesinde.
Uğur Eren Taşkesen… Bence bu çocukların en büyük şansı, böyle bir hocaya sahip olmaları. Öğretmenlik kelimesinin tam karşılığı kesinlikle. “Öğrensinler, azmetsinler ve başarsınlar” tek amaç…
Bize öğretmenlik görevinin ne kadar harika bir meslek olduğunu anlatan, sadece maaşını alıp gerisine karışmamak ve o dersi bitirip günü kurtarmak olmadığının vücut bulmuş hali aslında Uğur hoca…
Konumuza dönelim, ortam muhteşemdi…
Festival bitiminde uzun uzun düşündüm. Hayatım boyunca bu kadar keyif aldığım, kendimi bu derece önemli, bu kadar “kendim gibi” hissettiğim bir an olmuş muydu? Sanmıyorum. Aslında genelde çok itiraf edemem ama evet gurur duydum kendimle…
Sonra “iyi ki”lerimi sıraladım… Hangi duanın karşılığını yaşıyorum bilmiyorum ama tek bildiğim, ne kadar şükretsem az…