Aşırı istek, açgözlülük, bir şeye rağbetin çok artması, aşırı tutku, öfke, kızgınlık, saldırganlık, bir şeye aşırı tutunmak; "hırs"ın kelime anlamı. Uzun lafın kısası, her şeyin fazlası zarar. Aslında iyi niyetle kullandığımız hırs, ne bize ne başkasına zarar verir. Mesela hırs yapıp 1 ayda 3 kitap bitirmek veya hırs yapıp kendimizle yarışıp bambaşka birine dönüşmek gibi...

Geçenlerde bir filmde duymuştum, herkesin içinde bir ego vardır, önemli olan onu köreltmek diyordu. Hepimizin içinde de hırs var, onu güzel kullanmak gibi... Maalesef ki içimizdeki o hırsı iyi yönde kullanamayıp önce kendimize sonra çevremize zarar verdik. Güzel yerlere gelebilmek için koltuğu kaptırmamak için koltuğu kaptırdıysak, tekrar o koltuğa ulaşmak için birilerini kullandık, birilerini yok saydık, kırdık, ezdik, üstüne bastık... Çünkü gözlerini hırs büyümüş, gözümüzde büyüttüğümüz insanlar, hırslarıyla gözümüzden düşebiliyor. Hırsları, onları çok başka bir yere evrileştiriyor. Küçük oyunların, küçük hesapların peşine düşüyorlar ve içlerinde oluşan koca bir kin, koca bir nefret... Açık sözlü olmakla patavatsız olmak arasındaki o ince çizgiyi ayıramıyorlar. Hepsi birleşince bambaşka bir insana dönüşüyorlar. Yapmayacağı şeyleri yapıp söylemeyeceği sözler söylüyorlar. Siz de şaşkınlıkla izliyorsunuz, belki çok sevdiğiniz insanı, belki çok yakın arkadaşınızı, belki hayranı olduğunuz siyasetçiyi, sanatçıyı... Bu muydu, diyorsunuz. Çünkü duvarlara çarpa çarpa ilerliyorlar, samimiyetsiz, iyi niyetten uzak bir canavara dönüşüyorlar. Siyasette, her kurumda içi yosun tutmuş, dışı fosil dolmuş dinozorlarla dolu, memleketim.