Manasını bir türlü açıklayamadığım bir tabir.
Onun ardından söylenecek binlerce, on binlerce, milyonlarca söz var elbette. Yaşantısı, davası, insanlara ve hayata bakış açısı, duygu dünyası, Anadolu ruhu…
Çilelerle ve beklentisiz geçen bir ömür.
Ve bir helikopter kazası?
Büyük Birlik Partisi’nin merhum genel başkanı değil, tüm insanlığın Şehit Muhsin kardeşi, ağabeyi, dava arkadaşı oldu Muhsin Yazıcıoğlu.
Bu süreç kimilerini de Muhsinci yaptı!
En az o elim helikopter kazası kadar şaibeli, ürkütücü ve içinde yanıt bekleyen soruların olduğu bir ifade şekli.
Vefatının 13’üncü yılında hem kurucusu olduğu partisi BBP hem de fikirleri ile ışık tuttuğu Alperen Ocakları çeşitli programlarla yad etti Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nu.
Onun manevi dünyasını yansıtan, fikirlerine sahip çıkan, onun ruhuna ve muhteviyatına sahip sivil toplum kuruluşları da unutmadılar o gün.
Gelecek yıl 14, sonrasında 15, daha sonra 16 diye devam eden yıllarda yine anacağız.
Anmak, anlamak adına çok önemli.
Bu süreçte Muhsin Yazıcıoğlu’nu anıyormuş gibi yapan, görüntü veren Muhsinciler’in sayısı da artacak!
Şahsını anmak ve fikirlerini anlamak adına duruş sergiliyormuş gibi gösterenlerin sayısı her geçen yıl artıyor.
Keş Dağları, sessiz çığlıklara gebe iken, kazanın üstündeki sır perdesi hala aralanmamışken bugün sadece Muhsinci olabilmek adına yarışmaktaki mana nedir?
Kazadan tam 48 saat sonra helikopterdekilerin cansız bedenlerine ulaşıldı gerçeğini nasıl sileceğiz?
O 6 kişinin naaşı, 17 gönüllü civar köylüsü tarafından Sisne ve Kızılöz Köyleri arasındaki Keş Dağı Kuru Dere Kanlıçukur mevkiinde bulundu. Enkaz, 48 saat süren arama çalışmalarının yapıldığı bölgenin içerisinde değil 115 km uzağındaydı.
O gün karlı dağlarda 6 kişiye ulaşamayan Muhsinciler bugün ardından göz yaşı döküyorlar.
Yürekleri yakan olayın üstünden zaman hızla geçerken gerçekler hala Keş Dağları’nda bekliyor.
Şehit Muhsin Yazıcıoğlu ve o gün hayatını kaybedenlere Mevla’dan rahmet dilerken bir anda Muhsinci olanlara sözüm, Keş Dağları’na kulak verin.
Bu dünyanın hesabı bu dünyada aydınlansın, ışık bulsun zaten gerçek alemde Allah hesabını soracak!
YAŞLILIK VE YALNIZLIK!
Geçtiğimiz hafta Yaşlılar Haftasıydı.
Bu vesile ile TV kanalları, gazeteler ülkemizin giderek yaşlandığını gösteren verileri paylaştılar.
Haber ülkemizin yarınları adına şaşılacak rakamlardan oluşuyor.
Ülkemizde bir buçuk milyon yaşlı yalnız başına bir yaşam sürüyormuş.
Uzmanlar, yaşlılıkta en önemli sorunun yalnızlık olduğunu söylüyor. Düşünebiliyor musunuz iletişimin sınır tanımadığı bir dünyada yalnız yaşlılar.
Maalesef Anadolu şehirlerinde de yaşlılar yalnızlık sarmalında kayboluyor, kimsesizlikleri ile mücadele ediyor. Ve huzur evleri artık köylerde açılmaya başladı.
Yaşlıkta yalnızlığın daha acı olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlatan bir haftanın ardından hiç tanımasınız da bir yaşlıya tebessüm yüklü selam vermeyi deneyin desem!
Dünyamızı yalnızlığa mahkum bırakmayalım, lütfen!
İnsan yaşlanınca değil yalnızlaşınca ölüyor.