Ne zor zamanlar yaşadık şu son elli gün içerisinde. Binlerce canımızı toprağa verirken, binlerce kardeşimiz evlerinden oldular. Ama olsun dedik, bu da geçer dedik, sardık sarmaladık elimizin ve gücümüzün yettiğince birbirimizi. Birbirimizden güç alarak göğüs gerdik soğuk gecelerin ayazına ve aynı güçle katlandık gidenlerimizin yokluğuna.

Derken Ramazan yetişti imdadımıza. Çölde vaha gibi, yaya yürüyene binit gibi koştu yardımımıza. Sofralarımızı bereketlendirdi, kalplerimizi birbirine yakınlaştırdı, safları sık ve düzgün tutarak nifak girmesini engelledi aramıza. Bütün o dertlerin aslında bir imtihan olduğu gerçeğini ve hatta dünyanın bir imtihan olduğunu, anlayana anladığı dille söyleyiverdi Ramazan. Bu sıkıntılı zamanlarda hakkı ve sabrı tavsiye etti bize. Kimselerin görmediği gecelerde bize, bir bardak çay ve güzel dualarla yarenlik etti. Sabaha hazırladı bizi, yeni güne, yeni fırsatlara ve belki de yeni sıkıntılara ama her anında rıza vardı, şükür vardı. Açlıkla terbiye olan bedenimizin yanısıra Kur ’anla şifa bulan ruhlarımız yenilendi,nefes aldı.

Şimdi uğurlama zamanı, şimdi yine bekliyoruz (ömrümüz var ise) deme zamanı, şimdi öğrettikleriyle amel etme zamanı, o varken kolaydı yokluğunda ne yapacağız görme zamanı.

Sıkıntılar misafirdir gelir geçer ama bu sıkıntılı zamanların içine Ramazan gibi derde deva kalbe şifa bir zaman da serpiştirilmiş. Hani o sıkıntı anında da bir hikmet var bilin demek istercesine. Bildik elhamdülillah, anladık çok şükür. Bilmenin ve anlamanın adına da bayram dedik.

Bütün bu güzellikleri bize yaşatan, anlamımızı sağlayan, kalplerimizi yumuşatan Allah’ a sonsuz hamd-ü senalar olsun.

Sen çok yaşa Türkiye’m, nice bayramlara Türkiye’m.

Bayramın mübarek olsun Türkiye’m..!