En çokta vicdanın ve merhametin sesinin aşikar olduğu zaman dilimi gece.Kim ne kadar sever bilmem ama ben gece aşıklarından biriyim.Çünkü gece,vicdan muhasebesi yapmak için en elverişli zaman.Gün ve güneş vazifesini bitirmiş bütün hengamesi ve koşturmasıyla seni gecenin o huzurlu kucağına atmıştır.Ve o andan itibaren muhasebeye koyulup günün hesabını vermeye başlarsın kendine.Keşkeler gibi pişmanlıklar ve kesinlikleler gibi sabaha hazırlayıcı hükümler  uçuşmaya başlar dağarcığında  o vakitlerde.Birde o vakitlerde ne kadar az keşke o kadar rahat bir gece, ne kadar az yanlış o kadar rahat bir yastık garanti.

Gün muhasebesiz olmaz ,olmamalı. Çünkü, kerameti kendinden menkul bir ruh haline sahiptir insan ve hesapsız yapamaz yaptıklarını içselleştirmeden, kendini doğru yaptığına inandırmadan rahat edemez iç alem.Bunun da tam zamanıdır gece, öyle bir zamandır ki  yalnız onun sesi duyulur avaz avaz ve bir tek sen şahitsindir bu sese  birde şaşmaz pusulan yani vicdanın. Yanlışı affetmez vicdan; eğer yanlışsan yakana yapışır taki sabahın koşturmasıyla belki unuturum umudu besler ve  güneşi kovalarsın doğsada bitse bu hesap diye.Ama birde vicdanın seni övmeye başlarsa bitmesin istersin gece.Alkış kıyamet ruh aleminde, aferinler uçuşur afakında.

Hayat aslında tam anlamıyla vicdanı duymak  çabasıdır.Dedikya şaşmaz pusula diye onu duyan hayat sermayesine zenginlikler katmış olur, duymayansa iflasın eşiğinde,sermayesini tüketmiş, borç batağına batmış bir tüccar gibidir. Herşeye tükenmişlik nazarı ile baktığı için güzel olan bile çirkinlik maskesi ile görünür ona, lezzeti kaçar hayatın ve yaşamak sanki mecburiyetten ibaretmiş gibi gelmeye başlar. Gece kırbaçlı bir gardiyan gibi döver ruhunu, uyku dinlenmekten çok kaçıştır sadece.Velhasılı ruha azaptır vicdanın sesini gece bile saklayıp duymamak.O konuşmak ister,kimsenin yapmaya cesaret edemediği şeyi yapar; seni yargılar, hesap sorar, doğruyu bulman için yoldaki karanlıklara ışık olur ve bunu da en güzel kendinle başbaşa kaldığın zaman yani gece yapabilir.

Kendimizle yaptığımız her hesaplaşma bir kazanç sağlar özümüze.Kazandıkça güçlenen öz, benliğimizde kibri tutmaz olur.Kibir olmayınca da insan,insan olmak erdeminin faziletli kapısını aralamaya başlar.Rıza olur her ilişkimizde, riyasız saf insan ilişkisi kurmayı öğrenir ve daha mutlu bireyler oluveririz.Bütün bunların temelinde de vicdan muhasebesi yatar ve vicdanın sesini duymak işte bu yüzden çok önemlidir.

Mensubu olmakla gurur duyduğumuz milliyetimiz de kendi tarihi boyunca vicdanı öncelemiş, önce insan memnuniyeti sonra fetih mücadelesi sloganı ile tarihe nam salmıştır.Aslolan, gönüllerin fethi şiarına hükümdarından komutanına inanmış ve bu düstur üzerine tarih yazmıştır.Siyasetini bu anlayış üzerine kurmuş,politikalarını bu çizgi üzerinde geliştirmiş ve örnek olmuştur.Günümüzde bile dünya milletleri arasında diğer insan topluluklarına vicdani bir perspektifle bakmayı becerebilen başat konumundaki devlet bizim devletimizdir.

Tıpkı “bir mıh bir nalı,bir nal bir atı,bir at bir komutanı, bir komutan bir oduyu,bir ordu bir ülkeyi  kurtarır” sözü gibi vicdan muhasebesi de önce insanı sonra ilişkilerini sonra etrafını ve sonra da hayatını kurtarır ve anlamlı hale getirebilir.O yüzden gecenin sesine kulak vermeli ne söylediğini anlamaya çalışmalı ve bakış açımızı vicdan pusulamızdan ayrı tutmamalıyız.