Acımasız bir yanımız var…
Hatta umursamaz.
Hırpalıyor, yerden yere vuruyor, ayaklarımızın altına almaktan çekice duymuyoruz.
Kimi zaman kin kusuyor, kimi zaman ise kustuklarımızla kirletiyoruz.
Yozgat’tan bahsediyorum efendim, Yozgat’ımızdan.
Yozgat, 6 ayda, 1 yılda yaşanan bir olay alıp götürüyor yaşadığımız şehrin tüm birikimlerini.
Yine aynı durum, yine aynı sonuç.
Olan Yozgat’a oluyor vesselam.
Günahlarımızın girdabındaki şehir olmaktan kurtaramıyoruz Yozgat’ı.
Ve her bedeli ödetmekten.
Bir siyasi partinin eski merkez ilçe başkanı ile ilgili yaşanan olayla ilgili düşüncelerimi son yazımda paylaştım sizlerle. Detaylarına dair konuşmak istemiyorum artık. Yargının kararını bekliyorum, mümkünse kan tahlillerine kadar yapılıp kamuoyu ile paylaşılsın gerçekler.
Ve komplo, tüm delilleri ile sunulsun tüm Türkiye’ye.
Onun dışında geride kalanlar Yozgat’ın üzerine bir karabasan misali çöktü haberiniz olsun.
Zaten bir türlü tesis edilmeyen güven siyasetten daha da uzaklaştı.
Bir siyasi parti yara aldı, bir insan yıprandı ve bir şehir ülke gündeminde zifiri karanlık bir tablo ile anıldı. Biliyorum ki, siyasetin artık iyiden iyiye seçime kilitleneceği önümüzdeki süreçte konu ısıtılıp ısıtılıp önümüze sürülecek.
İsimlerin ötesinde ‘Yozgat’ diye başlayacak her haberin girişi.
* * *
Örseliyoruz, itibardan düşürüyor, yarınlarına pranga vuruyoruz.
Ve öylesine acımasızca yapıyoruz ki bunu.
İçindekilerle birlikte kirletiyoruz yaşadığımız şehri.
Ya da yaşamadığımız şehri.
Aslında hiçbir zaman aidiyet bağı hissetmediğimizi ortaya koyuyoruz zerre çekince duymadan.
Ne istedik de vermedi Allah aşkına.
Ekmek mi, aş mı, gelecek mi?
O vermek istedi, biz engelledik.
Dar ettik koca şehri, o büyümek istedi biz kapılarını kilitledik, bahtını bağladık, nefes alamaz gale getirdik.
Yaşatmadık umuda ve ekmeğe giden yolculuğun yolcularını.
Biter düşüncesinin altında, o sonsuz rahmet ve nimetlerini bizden esirgemeyen Yüce Allah’tan umut kestirdik cümle alemi.
Gidenler kurtuldum dedi yıllar yılı sırf bu yüzden.
Kalanlar ise olanca gücü ile yumrukladığı, dişlerini dağıtıp, eşkalini bozduğu yorgun şehirde istikbal arıyor.
Kime neye göre istikbal.
Allah aşkına olan Yozgat’a olurken kime hangi çocuğa istikbal.
Bu şehir bu kadar yükü taşır mı?