Oyun esnasında çocukların, aldıkları uyarılar sayesinde farklı düşünme ve düşüncesini geliştirme yeteneği kazandıklarını bir önceki yazımızda değinmiştik. Oyunları anlamlı kılan önemli bir unsur oyuncaklardır. Oyuncaklar çocuklarını kişilik gelişimlerini besleyen, onların yaratıcılıklarına katkı sağlayan önemli araçlardır. Bu sebeple oyuncaklar çocukların hayallerini ve dolayısıyla düşüncelerini geliştirmesi yönünde etkindirler.

Oyuncak, çocukların hayallerini ve düşüncelerini geliştirsin diye düşünülürken onların hayatı doğru anlama ve olumlu yönde katkı verip vermediği hesap edilmelidir. Oysa çoğunlukla oyuncak, çocukların oyalanması için düşünülen bir unsur olmaktadır. Sonuçta da çocuklarını oyalamakla avutan gelişmemiş ülkeler, birçok konuda olduğu gibi gelişmiş ülkelerin ürettikleri ile oyalanmaya devam eder olmuşlardır.

Oyuncak, çocuğun vaktini değerlendirmesi, düşünsel dünyasını geliştirmesi ve gizil güçlerini ortaya çıkarmasına katkı sağlamalıdır. Hayatı tanımasında, işlerini kolaylaştırmasında destek bulacağı araç gereçlerin kullanılması provası da oyuncaklarla gerçekleşir.

Oyun ve oyuncak; toplumsal gelişime, kişisel iletişim becerisinin gelişmesine katkı sağlamalıdır. Kişiler arası işbirliğine ve olumlu rekabete sevk eden oyunlar ve oyuncaklar çocukların ileriki yaşlarda sosyal yaşantısına katkı sağlayacaktır.

Bu derece önemli bir unsurun seçimine bilinçli yaklaşılmalıdır. Çocuğa yeni bir aktivite katmayan, ne yapacağı konusunda düşüncesini zorlamayan oyuncaklar “oyalama” maksatlı oyuncaklardır. Çocukları pasifiz eder, zihinsel durgunluğa ve yalnızlığa iter.

Saldırganlığa özendiren, hınç duygusunu pekiştiren oyuncaklar ise çocuğu kişilik gelişimine olumsuz etki edecektir. Bu tür oyuncaklardan çocukları uzak tutmak gerekir. Bunun yerine sosyal iletişimi geliştiren, yardımlaşma ve birlikte yaşama duygusunu pekiştiren oyunlar ve oyuncaklarla çocukları buluşturmak her ebeveynin önemli vazifesidir.

Hayat tecrübesi olmayan çocuk; aileden, çevreden, öğretmeninden ve arkadaşlarından gördüğü kadarıyla karşılaştığı problemlerin çözümünün şiddetten geçtiği yönünde davranış geliştirebilmektedir. Buna çocuklar için hazırlanan oyuncak ve dijital oyunları da katarsak olumsuz etki alanı ister istemez genişlemektedir. Oyuncaklar sayesinde içselleştireceği kazanma hırsı, başkasına zarar verme, öldürme ve yok etme düşüncesi; çocuğun karakter oluşumunda rahatlıkla yerini alacak, onun kişilik gelişimini olumsuz yönde pekiştirecektir.

Oldukça olumlu yönleri olduğunu sıralamaya çalıştığımız oyun ve oyuncaklar, seçiminde gerekli titizliği göstermediğimiz takdirde tam tersine olumsuz sonuçlara da yol açar. İçeriğinde saldırganlığı körükleyen oyun ve oyuncaklardan gelişim çağında olan çocukların özellikle uzak tutulması gerekir. İleriki yaşantılarında şiddete ve saldırganlığa yatkın davranış edinmemeleri için bu tür oyuncaklarla zaman geçirmelerine müsaade edilmemelidir. Şiddet içerikli oyunlar çocukları öldürme, yaralama gibi insanlık dışı olayları kanıksatıp, insani duygularını zayıflatacağından anne babaların dikkatli olması gerekir.

Sonuç olarak, oyuncak seçiminde çocukların yaşları ve psikolojik yapıları dikkate alınmalıdır. Teknolojinin gücünü çok iyi kullanan oyuncak tüccarlarının bu konuda tuzağına düşmemeye dikkat edilmelidir. Saldırganlığa özendiren, hınç duygusunu pekiştiren oyuncaklar yerine, sosyal iletişimi geliştiren, yardımlaşma ve birlikte yaşama duygusunu pekiştiren; en önemlisi de çocuğu düşünmeye sevk eden, yaratıcı gücü ortaya çıkaran oyunlar ve oyuncaklarla çocukları buluşturmak her ebeveynin önemli vazifesi olmalıdır. Oyuncak oyalanmak için düşünülmemeli, çocuğun vaktini değerlendirmesi, düşünsel dünyasını geliştirmesi ve gizil güçlerini ortaya çıkarmasına katkı sağlamalıdır.