(Adaylarımızın ne çok hayalleri varmış)
.........................................
Hatası-sevabı ve yanlışları-doğruları ile bir seçim dönemi daha yaşadık.Ömrümüz yeterse daha çok seçimler görürüz.
İnşallah siyasetçilerimiz, seçim döneminde yaptıkları konuşmalardan ve iddia ettikleri şeylerden pişmanlık duyarlar.
Biz biraz iyimser olalım ve ya da “daha sonradan pişmanlık duyacakları sözler sarf etmemişlerdir” diyelim.Fakat işler öyle bizim iyimserlikle söylediğimiz gibi gelişmedi. Seçim süresince gerek ulusal tv kanallarında ve gerekse ulusal ve mahalli basın organlarında siyasetçilerimiz birbirleri aleyhine olmadık sözler sarf ettiler. Olmadık imalarda bulundular.Belge adı altında pek çok şeyi piyasaya sürdüler.Bütün bunlardan başka çok uçuk kaçık vaatlerde bulundular.Seçim döneminde dikkatimi çeken bazı konuları dikkatlerinize sunmak istiyorum;Şurada burada her hangi bir yerde hayat süren ve bir iş sahibi olan adaylar.Aday olduktan sonra 180 derece ile geriye dönerek kendilerini o yerleşim yerinin “tek kurtarıcısı, tek düşüneni, tek hizmetkârı, tek bileni, tek hâkimi” zannetme hatasına düştüler. Her şeyi “ben yaparım, ben ederim, ben bilirim, benim ekibim en iyisi” demekten geri kalmadılar. Ve yahut öyle davrandılar.Her nasılsa daha düne kadar kendi ili ilçesi hakkında pek de bir fikir ve iddiası olmayan ve fakat aday olduktan sonra sanki bir ilham perisi gelmiş de bir takım uçuk kaçık hayal-fikirler vermiş gibi piyasaya çıktılar.
Seçimlere karar verilmesinin hemen öncesine kadar aramızda dolaşan bu çoook kıymetli insanlarımız aday olduktan sonra birden bire “şehir planlamacısı, çevre planlamacısı, sosyal planlamacı, asfalt ve yol uzmanı, spor adamı, mimar, mühendis, hukukçu, insan ilişkileri uzmanı” ve “belirli gün ve haftalar kutlamacısı” kesiliverdiler başımıza.Adayların ne çok hayalleri varmış, ne çok planları varmış, ne çok projeleri varmış ve hatta milattan önceden beri şehirler kurulmadan önce geleceği görmüşler ve o yerin geleceği ve gelişimi üzerinde kafa yoruyorlarmış ve hayaller kuruyorlarmış da biz farkına varamamışız.Meğer bizler dünyadan bihaber yaşıyor muşuz.Bizler çağ dışı kalmışız.Ayrıca; Şehrin yolunu bilmeyen adaylar birer “şehir sevdalısı, park sevdalısı, kaldırım sevdalısı, sosyal tesis sevdalısı, insan sevdalısı, imar sevdalısı, spor sevdalısı, yufka yürekli kedi köpek sevdalısı, gariban sever, çocuk sever” kesiliverdiler başımıza.
Hatta bu ferasetli adaylarımız anadan doğma “birlik ve beraberlik ve kardeşlik” için çalışırlarmış ruhlarında bu ateş alev aley yanarmış ve hep bu yolda davranışlar sergilemişler, parti parti gezerlerken bile rüyalarında hep şehirlerini, kasabalarını, köylerini, mahallelerini ve şehirlerinin sorunlarını görürlermiş de biz bir türlü göremezmişiz.
Hatta kapalı kapılar ardında, bürolarda, orada burada hep memleketlerinin sevdasını çeker, Mecnun gibi gezerlermiş.
Biz bu adaylarımızda ne cevherler var olduğunu da görememiş, fark edememişiz.
Tüm adaylarımız birer birer gönül adamlarıymış ve belediye de gönül işiymiş ve bu gönül adamlarımız bu işe gönüllülermiş.
Gönülden çalışmalara koyulmuşlar. Hatta kendilerinin kıymeti bilinip desteklenmezse gönül koyarlarmış.
Bütün suç bizde.
Yazık bizlere(!), insanımıza değer vermiyor bir türlü kıymetini bilemiyoruz.Bizden adam olmaz(!).Bizde hata, bizler bu adaylar böyle oldukları halde bu meziyetlerini bir kere dahi olsa göremedik fark edemedik.
Anlayamadık.
Vah bize.