Etrafa bakmaya, bakmanıza gerek yok, bizatihi Yozgat’tan, bizden, bizim şehirden bahsediyorum.
Kendinden büyük siyaseti olan bir şehir yaşadığımız diyar.
Öylesine büyük bir siyasi kimliği var ki, memlekete kazandırdıkları - kazandırması gerekenlere oranla çok sabit ve sade kalır.
Bu durum, o büyük siyasetin hiçbir şey kazandırmadığı algısı oluşturmasın.
Yozgat siyasetinin son 50 yılına bakın lütfen…
Neler değişmiş neler aynı kalmış neler değişim için mücadele etmiş.
Siyaset büyüdükçe Yozgat nerede olmuş?
Yozgat penceresinden baktığınızda büyüyen siyasetin karşısında kendi ekseni içinde yeni isimler türetmeyen bir yapı çıkıyor karşınıza.
Yozgat nüfusu bakımından küçük görünse de nüfuzu bakımından oldukça tesirli bir yapıya sahip.
Bizi bu anlamda etkisiz bırakan büyürken kayıplar yaşamamıza neden olan mevcudiyetimizin farkında olamayışımız.
Aynaya bakmak ve görmek arasında tereddüt yaşıyor, Yozgat kimliğinin nerelerde olduğunu görmüyor ya da görmemezlikten geliyoruz.
İç siyasetteki çekişmeler bir müddet sonra öylesine yoruyor, enerji tüketiyor, ötekileştiriyor ki, zamanla yalnızlaşıyoruz.
Şuan Yozgat tam da bunu yaşıyor.
Bir süredir Ankara’da ‘Çamlık Ankara’ ile ciddi bir mesai sarf ediyoruz. Ankara’da nüfuzlu olduğumuz aşikar ama nüfuzlu olduğumuz konusunda görünür siyasetin ve bürokrasinin dışında çok fazla bilgimiz yoktu.
Görünmeyen kısmında öylesine derin, muhteviyatı olan bir yapıda görev ve sorumluluklarımız var ki!
Büyük bölümün büyük siyasetin tesiri ile şekillenmiş olduğu muhakkak. Onun dışında vatanperverliğimizin ana arterlerini oluşturan, çalışkanlığımız, devlet sadakati bizi bir yerlere getirmiş.
Yozgatlı’nın görünmeyen yönlerine ışık tutmak, boy aynasından endamımızı görmek gerektiğini düşünüyorum.
Zira, biz bizin farkında olmadığımız müddetçe, büyük siyasetin büyük şehri olmak yerine, küçük, parçalanmış insanlar oluruz.
Siyasetimiz de büyük nüfuzumuz da.
Nüfusa gelinde, 1 milyon kişi olmakla 430 bin kişi olmak arasında aslında hiçbir fark yok.
Mesele boy aynasından gördüklerimiz.
Siyasetimiz büyürken bizi de büyüten, algıları artıran, güçlendiren, nüfuzun manasını ziyadesiyle yerine getiren olmak zorundayız.
Yoksa, duvarlar arında kalan Yozgatlılık, makam odasından dışarı çıkmaz, çıkamaz.