Yaklaşık dört aylık yoğun bir okul maratonunun ardından, bu hafta 18 Ocak Cuma günü kuzucuklarımıza birinci dönemin değerlendirmesi olan karnelerini vereceğiz. Heyecanla bekleyen öğrencilerimiz ve velilerimizle birlikte, biz öğretmenler de iki haftalık bir nefes alma sürecine gireceğiz. Heyecanımız büyük. Çocuklarının notlarını merakla bekleyen velilerimizin kimileri sevinecek, mutlu olacak, çocuğuyla bir kez daha gurur duyacak; kimileri de üzülecek, suçlayacak birilerini arayacak…

Karne… Nedir karne? Çocuklarımızın okul hayatında, her dönemde göstermiş oldukları performansın yazılı belgesi. Hem akademik başarısının hem de davranış boyutunun not olarak değerlendirilmiş hali. Niçin verilir bu belge? Çocuklarımızın o dönemde göstermiş olduğu performansa bakarak durumunu öğrenmek, notlarında (akademik ve davranış) bir sıkıntı varsa, bu iki haftalık dinlenme ve nefes alma sürecinde, gerekli tedbirleri ve önlemleri almak, birinci dönemde hem öğrenci hem de veli olarak yapılan yanlış ya da eksik uygulamaların tekrarlanmamasını sağlamak için verilir.

Peki bu karne kimin karnesi? Velilerimize soracak olursak elbette ki çocuklarımızın karnesi. Dönem boyunca okula gidip derse giren onlar çünkü. Gerçekten, bu karne sadece çocuklarımızın karnesi mi? Bu karne sadece çocuklarımızın değil, aynı zamanda velilerimizin de karnesi. Neden mi, çünkü çağımız bilgi ve teknoloji çağı. Hem okullarımızda hem de eğitim sistemimizde çok değişiklikler oldu. Bilgi ve teknoloji çağının etkileri okullarımıza ve eğitim sistemimize de yansıdı. Bizler veliler olarak, çağın gereklerine göre davranmamız, çocuklarımızın eğitim ve öğretiminde etkin rol almamız gerekiyor. Tabi bu etkin rol alma konusunu yanlış anlamamak gerekir. Bazı velilerimiz bunu abartarak, her gün çocuğunun çantasını omzuna alarak sınıfa kadar taşımak, kitaplarını bile sırasının üzerine çıkarmak, okul dönüşü yine çantayı eve kadar taşımak, ödevleri kendisi yapmak (hele ki el becerisi isteyen bir çalışmaysa çocuğuna dokundurtmuyor bile) ..vs..vs. olarak algılıyorlar. Benim söylemek istediğim kesinlikle bunlar değil. Veli olarak, çocuklarımızın eğitim öğretim hayatı boyunca yapmamız gerekenler; öncelikle gücümüz yettiğince okul ihtiyaçlarını karşılamak, her gün çocuğumuzu okula tok göndermek, temizliğine dikkat etmek, sağlıklı beslenmesini sağlamak, kendi işlerini kendisinin başarması için fırsat vermek, yapamadığı, zorlandığı konularda yardımcı olmak, araştırma ödevlerinde gerekli imkanları sağlamak, akademik durumunu ara ara öğretmeninden öğrenmek, gerileme görüldüğünde veli-öğretmen işbirliğiyle tedbirler almaya çalışmak, evde çalışabileceği uygun ortamlar oluşturmak, davranış olarak okulda sorunlar yaşadığında, sorunu çözmek için çocuğuyla, onu yargılamadan konuşmak, dertleşmek, çözümü birlikte bulmaya çalışmak, gerekirse veli-öğretmen-idare ve rehberlik servisiyle işbirliği içerisinde çözmeye çalışmaktır. Bunlar, çocuklarımızın başarılı olabilmeleri için veli olarak yapmamız gerekenlerin sadece birkaçı. Aslında söyleyecek daha çok şey var. Şimdi soruyorum size, bu karne sadece çocuklarımızın karnesi mi?!

Cuma günü çocuğunuz karnesini heyecanla alıp size doğru koştuğunda, notları hoşunuza giderse ne yapacağınızı zaten çok iyi biliyorsunuz. Fakat notları hoşunuza gitmezse, lütfen sadece çocuğunuzu suçlamayınız, onu yargılamayınız ve aşağılamayınız. Ona cesaret verecek sözler söyleyiniz, asla başaramayacağını söylemeyiniz. Onu yüreklendiriniz ve eve geldiğinizde karşılıklı sorunları konuşunuz. Onu dinleyiniz. İkinci dönem için birlikte bir plan yapınız ve tedbirlere birlikte karar veriniz. Karnesinden dolayı ona sevginizi asla azaltmayınız. Tam tersi, onun bu güçlüğü aşmasında yanında olduğunuzu, ona her zaman destek olacağınızı hissettiriniz. Tatili en verimli şekilde geçirmesini sağlayınız. Sizi ne kadar yanında hissederse o kadar başarılı olacağını biliniz. Unutmayınız ki, o karne çocuğunuzun ve sizin ortak karnenizdir. Şimdiden bütün kuzucuklarımıza, velilerimize ve öğretmenlerimize güzel bir tatil geçirmelerini diliyorum…