Eslem’le sohbetimize devam ettik. Hayata dâir sorularıma verdiği cevapları çok dikkat çekiciydi ve çok anlamlıydı. Hayat pahalılığından dolayı anne babaların çocuklarının isteklerini yerine getiremediklerini, sadece temel ihtiyaçlarını karşılayabildiklerini, çocuklarının mutsuzlukları karşısında ellerinden bir şeyin gelmediğini ve çok üzüldüklerini anlattı. “Benim annem ve babam ikisi de çalışıyor ve ellerinden geldiğince isteklerimizi yerine getirmeye çalışıyorlar ama arkadaşlarımdan sadece babası az maaşla çalışanlar var, onların isteklerinin çoğunu yerine getiremiyormuş anne babaları.” diyerek duygulandı Eslem.
Savaşlar… Bir sonraki sorum, ülkelerin, çıkarları uğruna, onca insanın hayatını hiçe sayarak sürdürdükleri savaşlardı. Eslem çok üzgün olduğunu, genç, yaşlı, çocuk demeden insanların üzerine bomba yağdırdıklarını ve niye bu kadar açgözlü olduklarını anlamadığını anlattı. Sınıfındaki göçmen arkadaşlarından bahsederek, onların yerinde olmayı istemediğini, çok zorlandıklarını ve o küçücük bedenlerindeki kocaman dünyalarının silahlarla, bombalarla nasıl yok edildiğini anlattı. Bu insanların geleceklerinin, hayallerinin, umutlarının sırf çıkar uğruna nasıl ellerinden alındığını dile getirdi. Gelecekle ilgili korkuları olduğunu, bizim ülkemizin de büyük bir savaşa dâhil olmasından, üçüncü, dördüncü hatta onuncu dünya savaşına kadar bu durumun devam etmesinden endişe duyduğunu söyledi. Büyüklerin, biz çocukların dünyasını, geleceğini yok etmeye haklarının olmadığını söyleyerek, belki de en büyük şikâyetini dile getirdi Eslem. Ve “Böyle bir dünyada yaşayacağımıza başka bir gezegende ailemle tek başımıza yaşamayı tercih ederdim.” dedi. Hayalindeki dünyayı sorduğumda ise, “ Savaşların, çıkar ve menfaatin olmadığı, insanların birbirine sevgiyle, merhametle, hoşgörüyle yaklaştığı, insanların para kazanmak zorunda oldukları için değil de, o mesleği çok sevdikleri için yaptıkları, hatta paranın dâhi olmadığı ve herkesin iyilik olsun diye, ürettiklerini insanlığın faydasına sundukları, küçük bir toprak parçası bile olsa orada yaşayanların mutlu olduğu bir dünya.” dedi.
Büyüdüğünde ne olmak istiyorsun diye sorduğumda, hâkim ve yazar olmak istediğini söyledi. Neden hâkim dediğimde, “ İnsanlar çok kötü suçlar işliyorlar ama aldıkları cezalar onların akıllanmalarına yetmiyor dedi. Bir adam, bir kadını öldürüyor ama birkaç yıl sonra serbest kalıyor ve ben buna dayanamıyorum dedi kızarak. Neden yazar olmak istiyorsun dediğimde ise, hikâye yazmayı çok sevdiğini, özellikle çocuklara yönelik, onlara hayatın güzelliklerini, nasıl bir birey olmaları gerektiğini anlatan hikayeler yazmak istediğini ve bu kitapları da ücretsiz dağıtmak istediğini söyleyerek gönlünün yüceliğini ortaya koydu Eslem.
Biraz da kadın erkek eşitliğinden bahsedelim istedik. Kadınlarla erkeklerin uygulamada eşit olmadıklarını, erkeğin kafasına göre her istediğini yapabildiğini, eşine karşı kendini çok üstün gördüğünü, ama kadınların bu konularda hep kısıtlandığını ve en ufak bir meselede erkek tarafından aşağılanmaya ya da şiddete maruz kaldığını anlattı. Ve “ Biz, din derslerimizde böyle öğrenmiyoruz, kadına daha çok değer verilmesi gerektiğini, onların hassas varlıklar olduğunu söylüyor öğretmenimiz hep.” dedi. Kız çocukları ile erkek çocuklarının arasındaki cinsiyet ayrımcılığının cahiliye döneminde olduğunu ve günümüzde de bunu devam ettirenlerin varlığından bahsederek, “Neden erkek doğurmadın?” deyip eşini aşağılayanlar olduğunu anlattı. Eslem bunları anlattıkça, o “küçük” diye önemsemediğimiz dünyalarında neleri düşündüklerini, nelere üzülüp kızdıklarını, nelerin farkında olduklarını ve hangi meselelerden endişe duyduklarını daha iyi anlıyordum.
Son olarak da, bir öğrenci olarak nasıl bir okulda eğitim öğretim görmek istersin dediğimde, ben okulumu, öğretmenlerimi ve arkadaşlarımı çok seviyorum ama okullarımız imkân olarak çok kısıtlı, keşke daha çok faaliyet yapabileceğimiz bölümleri olsa, bahçesinde toprak ve yeşil alanları olsa diyerek taleplerini sıraladı. Elsem, verdiği cevaplar ve yorumlarıyla çocukların dünyasını biz büyüklere anlatmaya çalıştı. Bizlere düşen de, bu mesajları almak, anlamak ve onların o kocaman dünyalarında yaşadıklarının farkına vararak hissedebilmek. Teşekkürler Eslem…