“Oku, yaradan Rabbinin adıyla oku…” Yüce Allah’ın Peygamber efendimize ilk emri bu olmuştu. Ne güzel şeydir okumak. İnsanlık var olalı hayatın olmazsa olmazları, okumak, araştırmak, bilgi edinmek ve bu bilginin ışığında yorumlamakla ortaya çıkmıştır. Hayatın vazgeçilmez rutinleri arasında olması gereken okumak, maalesef ki günümüzde boş vakti değerlendirme etkinliği olarak adlandırılmıştır. Bir zamanlar her evin bir köşesinde küçük de olsa bir kütüphane oluşturulur, insanlar imkansızlıklar içinde bile bu küçük kütüphaneyi kitaplarla doldururmuş. Günümüzde ise okumak artık hayatın yoğun temposunda yerini başka rutinlere bırakmış, insanlara eziyet gibi gelmeye, boş vakit aktivitesinden de çıkıp, vakti boşa harcama olarak görülmüştür. Biz ebeveynler çocuklarımıza ellerimizde kitaplarla örnek olmak yerine, bilgisayarlar, cep telefonlarıyla sanal alemde gezinmeyi örnek olarak aşılamakta, okumaktan çok uzaklaşmış, okuma alışkanlığını kazanamamış nesiller yetiştirmekteyiz.
Ben kalabalık bir aile ortamında büyüdüm. Kardeş sayım çok olduğu için babam bizlere sık sık kitap alamazdı. Ayda yılda elimize bir kitap geçerse ona gözümüz gibi bakar, kaç kez okuyup ezberlerdik o kitabı. Bu nedenle kitaba, okumaya hep aç kaldı beynimiz ve gönlümüz. Bunun eksikliğini hep hissettim hayatımda. Şimdi gidermek için çaba gösteriyorum. İmkanları kısıtlı olan yerlerde yaşayan yavrularımız aklıma geldiğinde, hep kendi çocukluğumu hatırlarım. Kitaba hasret gönülleri düşünürüm. Ardından hayalini kurarım onlara koliler dolusu kitaplar gönderdiğim günlerin. İmkanım olsa da ülkemin her köşesinde, bir tane bile okumak için kitap bulamayan çocuklarımıza kitaplar hediye edebilsem derim hep. Ve sonunda Rabbim nasip etti, bu güzel hayalim gerçek oldu. Uzun zamandır hayalini kurduğum bu projemi öncelikle okul müdürümle paylaştım ve sonuna kadar destekçim olduğunu öğrendim. Heyecanımı, mutluluğumu anlatamam size. Hemen o gün başlattım projeyi. Sınıfıma koşup öğrencilerime anlattım ve o minik bedenlerdeki kocaman yüreklerden de tam destek sözü aldım. Evlerinde bulunan, okumuş oldukları ama kütüphanelerinde bekleyen hikaye kitaplarını getirmelerini söyledim. “Tamam öğretmenin.” dediler taa yürekten gelen bir sesle. Teneffüste konuyu okulumdaki bütün öğretmen arkadaşlarıma da anlattım ve onlardan da destek sözü aldım. Yani sadece sınıfımla gerçekleştirmeyi düşündüğüm kampanyama bütün okulum dahil olmuştu. Mutlulukların en güzelini yaşıyordum. İçim kıpır kıpır, kalbim heyecan doluydu. Ertesi gün hemen poşet poşet kitaplar gelmeye başladı. Bir haftanın sonunda onlarca kitap topladık. Hepsini tek tek elden geçirip kolilere yerleştirdik. Öğrencilerim kolilerin içlerine göndereceğimiz yavrularımıza birer de mektup yazarak, okumanın çok güzel bir şey olduğunu ve bu kitapları kendilerinin okuduklarını, sıra onlarda olduğunu yazarak böyle bir kampanyadan duydukları mutluluklarını dile getirdiler. Sıra kolileri göndermeye gelmişti. Yozgat Çamlık Gazetesi Yazıişleri Müdürü Sayın Tarık YILMAZ bey, böyle bir hayır işinde bizim de katkımız olsun diyerek okulumuza bizzat geldi ve kolileri alıp gönderdiğimiz köy okuluna götürerek elleriyle teslim etti. Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesine bağlı Yukarı Çulhalı Köyü İlkokulu’na göndermiştik kitapları. Oradaki okul müdürü ve öğretmen arkadaşlarımız büyük bir memnuniyetle teslim almışlar kitapları. Okullarında yeni bir kütüphane oluşturmaya çalıştıklarını ve bu kitapların tam da zamanında geldiğini söyleyerek bizlere sonsuz teşekkürlerini iletmişler. Hem bizler hem de gönderdiğimiz okuldaki öğretmen ve öğrenci kardeşlerimiz mutlulukların en büyüğünü yaşadık bu kampanyamızla. Keşke bütün köy okullarına kitaplar gönderebilsek. Bu kampanyada bana destek olan başta okul müdürüm olmak üzere tüm öğrencilerime, okulumdaki bütün meslektaşlarıma ve onların öğrencilerine, bütün velilerimize ve Çamlık Gazetesi’ne sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Allah hepinizden razı olsun. Umarım okumayı seven, ellerinden kitap düşmeyen bir nesil yetişmesi için küçük de olsa bir katkımız olmuştur.