Asıl adı Muhittin Kaynar olan âşık 1901’de, Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Alcı köyünde doğdu. İlkokula kendi köyünde üç yıl devam etti fakat yoksulluk sebebiyle okuyamadı.
11 yaşında gördüğü bir rüya üzerine âşık tarzı şiirler söylemeye, başladı. “Dindarî” mahlasını da bu rüyada aldığını söyler. Babasından dayak yeyince evden kaçar. Alcı köyünün Beşpınar mevkiinde bulunan kavakların gölgesinde uyuyakalır. Nur yüzlü üç ihtiyar rüyasına girer. Ellerinde birer bardak şerbet vardır. Üç ihtiyarın birincisi “uyandıralım da üç bardak şerbetin hepsini içsin!” der. İkinci ihtiyar “daha çok küçük, hepsini içerse aklını yitirir!” diye karşı çıkar. Üçüncü ihtiyar ise “Öyleyse bir yudum verelim!” diye teklifte bulunur. Şerbetten bir yudum içen Muhittin, uyku ile uyanıklık arasında gördüğü bu rüya üzerine korkarak kendinden geçmiş bir şekilde evine dönerek yatar.
Rüyasında “Dindarî” mahlası verilir. Kendi kendine söylemeye başlayınca “oğluma bir şey oldu!” diye annesi korkar. Ertesi gün Yortan köyündeki bir düğüne giderler ve dili çözülen Muhittin, ilk deyişini bu düğünde söyler. Badeli âşıklardan biri olduğu anlaşılır. Bir deyişinde kendisine üçler, beşler, kırklar ve yediler tarafından birer damla olarak sunulan badeden içtiğini, rüyasında Kur’an-ı Kerim’i okuyarak ilim ummanına daldığını anlatır.
Askerlik sonrası Yozgat ve Sorgun çevresinde yapılan düğün, şenlik, tören ve toplantılarda türkü, destan söyleyerek geçimini sağlar. Ayrıca sel, yangın gibi afetlerdeki can ve mal kaybıyla veya çeşitli sebeplere bağlı acıklı ölümlerle ilgili söylediği destanları matbaada bastırarak pazarlarda satar, para kazanır.
Kan davası yüzünden vurulan oğlu Şeref’i, at arabası ile karlı, tipili bir havada ilçedeki doktora yetiştirmeye çalışırken kucağında kaybetmesi üzerine genellikle ağıtlama-destan tarzında şiirler söylemiştir. Acıya daha fazla dayanamayıp 1950’de Ankara’ya yerleşir. Bir süre bakkallık yapar. 1966’da vefat eder ve Ankara Asri Mezarlığı’na defnedilir.
Şiirlerinden çok azını, 1965’te, Şair Muhittin Kaynar’ın Şiirleri adlı kitapçıkta toplanır. Koşma, semaî, destan ve divanî biçimindeki şiirlerinden 250 kadar metin günümüze ulaşmıştır. Dindarî “âşıklık geleneği”ile çevresinde yetişen halk şairlerindendir.
“Dindarî” mahlasına uygun olarak din ve tasavvuf konulu şiirler de söylemiştir.
Kaynakça- 1-Doğan, Durali (1987). “Âşık Dindarî”. Erciyes, 10(115): 31-32, 2-Doğan, Durali (2005). Yozgat Şair ve Yazarlar Ansiklopedisi. Yozgat: Sılam Yay.
3- Durbilmez, Bayram (2018). Âşık Edebiyatı ve Taşpınarlı Halk Şairleri. 5. Baskı, Ankara: Akçağ Yay.
4- Oğuz, M. Öcal (1994). Yozgat’ta Halk Şairliğinin Dünü ve Bugünü. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.
Yazar: Prof. Dr. Bayram Durbilmez