Bu yaz bir İtalya seyahati yaptım. Roma’dan sonra diğer bazı tarihi ve turistik yerlerini gezdim. Bu seyahat sırasında ziyaret ettiğim yerler bana medeniyetlerin din üzerinden inşa edildiğini bir kez daha hatırlattı. Fakat daha önemlisi Hrıstiyanlık ile İslam dini arasında büyük farkların oldunu gösterdi. Doğrusunu isterseniz bu seyahat sırasında benim peygamberim Hz. Muhammed’in ne büyük bir devrimci olduğunu bir kez daha görmüş oldum. Dinimin ne kadar arı ve duru olduğunu gördüm.
Roma’da Kolezyumu ,roma meydanlarını, İspanyol merdivenlerini, büyük kiliselerden bazılarını, Papa’nın yazlık sarayını ve en önemlisi Vatikan Kilisesini gezdim. Bu gezi sırasında tarihin ihtişamını gördüm. Bütün meydanları Aziz heykelleri ile süslemişler. Her bir heykelin ayrı bir saat eseri olduğu anlatıldı. Dahası kiliseleri gezdiğinizde her köşede çarmıha gerilmiş bir İsa heykeli karşınıza çıkıyor. Kilisenin tüm sütunları aziz heykelleri, bu heykelin bacaklarına sarılı kadın ve kanatları olan yarı çıplak çocuk ve çeşitli formatlarda Meryem ana heykelleri görürsünüz. Yine kilisenin vazgeçilmezi bir metre boyunda mumlar ile günah çıkarma kürsülerini her kilisede görürsünüz. Ama bu heykellerin tamamı görkemli ve heykel sanatının doruk noktası sayılabilir.
Yani bir hristiyan kişi ibadet etmek için, bir kiliseye, bir haç ve kilise içindeki Aziz heykeli veya resmine, arınmak için bir papaza ihtiyacı vardır. Ayrıca yine ibadet için bir papaza muhtaçtır. Hristiyanlar Allah’a ulaşmak için bu aracıların bir veya bir kaçına ihtiyacı vardır. Romada her evin kapısında çarmıha gerilmiş bir İsa heykeli görürsünüz. Kısaca hristiyanlar renkli ve şaşalı bir medeniyete sahiptirler. Dolayısıyla kiliselerde müsrif denecek bir sanat tarzını benimsemişler. Kliseleri ne kadar şaşalı olursa Allah’a o denli yakın olacakları gibi bir düşünceye sahip oldukları anlaşılıyor. Bı durum belki 2000 bin yoldan beri böyle devam etmektedir.
İşte islam peygamberi böyle bir dünyanın içine doğdu. Yukarıda anlattıklarım Arabistan bölgesinde de farklı değildi. Oradalar aracılar vardı. İnsanlar putların karşısında çeşitli ihtiram gösterisi yapıyorlardı. Hatta Hz. ömer (r.a) hayatındaki en komik şeyin ne olduğu sorulduğunda “ helvadan put yapardık. Acıkınca da o putu yerdik” buyurmuştur.
İşte Hz. Muhammet ( s.a.v) tüm bı aracıları elinin tersiyle itmiştir. Resim ve heykeli yasaklamış, bu anlamsız renkli şatafatı israf saymış, sade ve beyaz bir dünya inşa etmiştir. Bu medeniyet inşaasının ne kadar zor oluğunu aklı yeten herkes bilir, bu renkli ve bin yılları ardında bırakan köklü bir medeniyete baş aldırmak kolay iş değildi. Örneğin yerleşik düzen partileri olan CHP,MHP ve AK PARTİ karşısında nice partiler kuruldu. Ama tutunanı olmadı hiç. Oysa peygamberimiz koca bir medeniyet karşısında tutunmuş, ille ebed payidar olacak bir islam medeniyeti inşa etmiştir. Bu nedenle islam çok büyük bir devrimdir
İslam dini çok sade bir dindir. Müslüman ibadet etmek istediği zaman ibadet haneye muhtaç değildir. Allah yeryüzünü müslümana mescit kılmıştır. Bir Müslüman ibadet etmek istediğinde bir metre kare toprak parçası onun için yeterlidir. Ne imama ne camiye muhtaç değildir. Müslüman özgürdür. Hiç bir aracı kullanmadan doğrudan Allah’a bağlanır. Diz çöküp açar ellerin ne isterse allahtan ister. Peygamberden bile bir şey istemez. Müslümanın ellerini açıp “yarabbi” demesi ne büyük bir özgürlüktür. Müslüman Allahtan başkasını görmez. Hiç vasıta kabul etmeden Allah’a yönelir. Müslüman hem o kadar hür bir inanca sahiptir ki, görmediği, tanımadığı, bir kalıba sığdıramadığı, bir şekle sokamadığı, hiç bir şeye benzetemediği ama var olduğuna inandığı, bir Allah’a inanır.
Ayrıca Müslüman için aktif bir kaç ibadet vardır. Biri şahadet getirmek, dil ile söylendiği için hiç bir zorluğu yoktur. Diğer ibadetlerin başında namaz ve oruç gelir. Aslında oruçta pasif bir ibadettir. Aktif ibadet namaz ve zenginlere farz olan zekat ve hac ibadetidir.
İslamda başka aktif bir ibadet yoktur. Diğer emirlerin tamama pasif davranışlardır. Mesela haram yeme, zina yapma, kumar oynama, yakan söyleme, gıybet etme.... gibi kötülükten korunma emir ve yasaklatırdır. Bunda bir zorluk yoktur. Bu nedenle islam dini uygulaması en kolay dindir.
Peygamber efendimiz Allah’a şirk olarak tanımladığı tüm “aracıları” yok etmekle kalmayıp ter temiz bir medeniyet inşa etmiştir. İslam kendi ahlakını oluşturmuştur. Ayrıca gusül, teyemmüm, taharet gibi temizlik kurallarını getirmiştir. İslam bir yandan ahlakı güzelleştirirken öbür yandan da müslümanı hristiyan ve yahidilerden kalın çizgilerle ayrıştırmıştır. Peygamberimiz zamanında da insanlar Allah’a inanıyorlardı. Bu nedenle onlar için daha çok müşrik ifadesi kullanılıyordu. Müşrik Allah’a ortak koşan demektir. İnsanlar Allah’a nasıl ortak koşarlar? İşte Allah’a götürecek vasıtalara inanıp ibadet edenler Allah’a ortak koşanlaradır. İşte peygamber efendimiz bize böylesi şaşadan uzak, şirkten arındırılmış, aracılara muhtaç olmadığımız özgür bir medeniyet önermiş ve uygulamıştır. Hatta öylesine önemli ki, namaza davet bile hacet kullanmadan doğrudan insan sesiyle; ezanla yapılmaktadır. Oysa. Hristiyan biri kiliseye çanla davet edilmektedir.
İslam peygamberi hristiyanla müslümanı tam manası ile ayırmıştır. Öyle ki, bir uyarısında “kim bir kavme benzemeye çalışırsa o ondandır” buyurarak benzeşmeyi yasaklamıştır. Günün anlam ve önemine binaen bir şey söyleyecek olursak, yılbaşı kutlamaları tam da peygamberimizin uyardığı benzeşmeyi hatıra getirmektedir. Peygamber zihni ve bebeni yoran şeyleri yasaklarken, nefsi azdıran şeyleri de yasaklamıştır. Hal böyle olunca Yılbaşı kutlamaları peygamberimizin “ayrıştırma” ilkesine aykırı olup “ benzeşme” yasağını ihlal anlamına gelir. Bı sebeple yılbaşı kutlamaları islam medeniyetin bir icadı değil, hristiyan inancının şaşalı bir ritüeldir. Bundan uzak durmak iyidir.
Bir müslümanın inancının nasıl olması gerektiğini islam çok güzel tarife etmiştir. Allah var gayrisi yoktur. Onun içim Necip Fazıl üstadımız “ Allah de sus” demiştir. Allah varsa gayrinin hiç bir değeri yoktur. Peygamberimiz “ la ilahe ille Allah diyen mutlaka cennete girecektir” Buyurmuştur. Dertlenen birine “ sen Allah’ı biliyor musun” diye sorulunca “evet” cevabını alan zat “ Başkası seni bilmese de olur. Sonra Aynı kişiye “Allah seni biliyor mu” diye sormuş, “ evet” cevabını alınca “ Başkası seni bilmese de olur” demiştir. İşte islam Allah ile kul arasına hiç bir vesile- aracı koyamamıştır. Bu esas islamın en temel unsurudur. Bu yönüyle islam, kumar, fal, büyü, içki gibi zararlı şeyleri yasaklamıştır. İslam insanlığa sade, temiz ve doğal bir hayat önermiştir.
İşte benim dinim olan islam “iyi insan” olmayı öğütlemiştir. İyi insan olmak ise güler yüz, tatlı dil ve insanlık için faydalı işler yapmak, islam çok önemli bir şey daha önermiştir. Oda infak etmektir. İnfak çok zor bir husus olmalı ki, Kuran’ın büyük bir bölümünde infak konusu ciddi yer tutmaktadır. Hamit Allah’a mahsustur