Toplumsal gelişim süreci içinde yaratılan, öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş değerler bütününe kültür diyoruz. Toplum, kültürel alt yapısı paralelinde geleceğini oluşturabilir. Zengin bir kültürel gelişim gösteremeyen toplumların başka kültürlerin arkasında yürümeye mahkum olacağı unutulmamalıdır.

Okuma ise insanın, gördüğü ve duyduklarını anlamlandırmasıdır. Okuma, insani bir olgu olmakla birlikte kültür birikimi ve gelişiminin önemli bir unsurudur. Kültürel birikim, düşünmenin ve analiz etmenin temel unsurudur. Kültürel birikim olmadan yaratıcı düşüncenin gelişmesi mümkün değildir.

İnsanın fiziksel gelişimi için yemek içmek ne kadar önemli ise, zihinsel gelişiminin gelişimi de bilgi birikimidir. İnsanların sahip olduğu vasıflardan biri de merak ve öğrenme duygusudur. Bu da yaşantılar yoluyla edinileceği gibi geçmiş yaşantıların ürünü olan kitaplardan okuyarak elde edilir.

Düşünen, araştıran ve çağına ışık tutan; insanlar içinde üstün yaratılmışların bilgi, beceri ve düşüncelerinden yararlanmasının en kolay yolu okumaktır.

İlk emri “Oku” olan yüce din İslam’ın mensupları olarak; ilk emrin gereğini yerine getirmenin insanlık yararına olanı, zararlısından ayırabilme maksadıyla okumaya en fazla önem vermesi gerekmektedir. Anlamlı okuma olmadan düşünce gelişimi olmayacağı, dolayısıyla eyleme dönüştürmek mümkün olmayacağına göre iyi bir okuyucu olmayı önemsemek gerekir.

Okumak ile ilgili zihniyet değişikliğine ihtiyacımız olduğuna inananlardanım. Sadece öğrenmek için okumak gerektiği düşüncesini terk etmek ile işe başlayabiliriz. İnsanın yaratıcılığını ve hayal gücünü geliştirmesi, olgu ve olayları çözümleyebilmesi, anlamlandırabilmesi zihin ve kelime haznesinin gelişimi paralelinde gelişecektir. Bu sebeple okumak için sadece öğrenci olunması gerekmediği, yediden yetmişe her insanın ihtiyacı olduğu önemsenmelidir.

İnsanların genel kültür manasında bilgi, ilgi, görgü ve istidatlarının gerektirdiği şekilde zamanı daha iyi değerlendirmek maksadıyla da okumaya ihtiyaç duyması doğal bir insani olgudur.

Okuma kültürü, bebeklik yaşlarında başlar, aile ve çevrenin etkisiyle devam eder. Aile içinde okuma alışkanlığı olan kişilerin bulunması ve bunun dışa yansımasının olumlu olması, ailenin yeni bireyler olan çocukların ilgisini çekecektir. İlk yaşlarda böyle bir ortamda yaşayan çocuk için kitap bir oyuncaktır. Çocuğun söylenilenleri anlamaya başladığı andan itibaren, yaşına uygun kitap okunup dinlettirilmesi merak duygusunu geliştirdiği gibi, kitap denen nesneyi tanımasına imkân sağlayıp onun ne işe yaradığı konusunda belleğine iz bırakılmasına yardımcı olunacaktır.

Çocuk yaşadığı evde kitaba verilen değer ölçüsünde ona ilgi duyar. Çevresinde ilgi duyduğu, kendine model aldığı kişilerin kitap sevgisi ve ölçüsü çocuğunda kitaba olan ilişkisini oluşturacaktır.

Anlama ve anlatım gücünün geliştiği ileri çocukluk döneminde kitapla tanışan birey okuma yoluyla anlama zenginliğine ulaşır. Okuma, arzu etmeyi, istekli olmayı gerektirdiği gibi sabır ve istikrarı beraberinde getirir.

Okuma kültürü öncelikle ailede başlar, okulda gelişir ve çevre etkisiyle pekişir. Bu sebeple öncelikle üç unsurun bilinçli hareket etmesi gerekir. Okuma kültürünü yaygınlaştırması, her hangi yaşta olursa olsun aile bireylerinin okuma kültürüne sahip olması, çocuklar için rol model olacaktır.

Eğitim kurumları öğretim materyali olan ders kitapları dışında okumaya değer vermesi ve eğitimcilerin kitapla barışık olarak rol model olmaya devam etmeleri, öğrencilerin konuyu benimsemesini sağlayacaktır.

Toplumsal okuma kültürünün gelişi açısından çevrenin önemi göz ardı edilmemelidir. Çocuğun girip çıktığı diğer evlerde (akraba, komşu, arkadaş vb.) karşılaştığı insanların okumaya karşı yaklaşımları, park ve bahçeler, kahveler gibi toplumsal yaşam alanlarında karşılaşılan insanların okuma aktiviteleri, toplu taşım araçlarında karşılaşılan insanların kitapla olan ilişkileri çevresel faktörler arasında yer alan bazı ortamlar olarak sayılabilir. Yazılı ve sözlü medyada okumaya verilen değer, başka bir önemli etken olarak belirtilebilir.

Sonuç olarak; ister bireysel, ister toplumsal olarak düşünülsün, kültürel gelişimin kadar varsın. Aksi halde gelişmiş kültürlerin gölgesinde yaşamaya mahkûm olmayı kabulleniyorsun demektir.

Not: Haftaya “Okuma Alışkanlığı” konusunu sizlerle paylaşacağım.