Şiddet durup dururken ortaya çıkmaz, mutlaka insanların onu benimsemesi için bir altyapısı olmalıdır. Başlıktan da anlaşılacağı gibi televizyon dizileri etrafında konuyu irdelemeye çalışacağım.

Elinize kumandayı alarak televizyonun başına geçip bir diziye rast geldiyseniz ahlaksızlığın kol gezdiği, şahsi menfaatleri uğruna en yakınına dahi kazık atmaya çalışan başkarakterlere rastlarsınız. En küçük anlaşmazlıklarda dahi her an silahların patladığı, gözünü kırpmadan insanların yaşamına son verildiği sahnelerle karşılaşmanız kaçınılmazdır.

Dizilerde bilinçli veya bilinçsizce de olsa verilmek istenen mesaj; bireysel duyguları öne çıkar, güvensizliği körükle, insanları yalnızlığa it ve her ne şekilde olursa olsun yeterki kazan taraf ol.

Son yıllarda Türkiye’de yayınlanan dizilere barsanız, ülkenin her köşesi mafya tipli insanların kuşatması altında, sinek öldürmekten daha kolay insan öldürebildiği görülmektedir. Televizyon izleyicisi, türedi ağaların, haksız kazançlarla kurdukları imparatorluklarını korumak ve yaşatmak adına, acıma denen insani duygudan yoksun patronların silahlı çatışmalarını izlemekten gına getirdi. Ne tesadüftür ki lüks içinde yaşarken bile başkalarının malını nasıl gasp edilebileceğinin peşinde olan insan tipleri.

İnsanların yaşadıkları yerler, sayısız hizmetçilerin olduğu rezidanslar, lüks konaklar veya büyük çiftlikler. Despot anne ve babalar, şımarık ve ahlak yoksunu çocuklar. Herkes her an eşini aldatabilir, sık sık sevgili değiştirebilir havası değişmeyen karekterler.

Sürekli kavga eden, şiddet uygulayan, yakışıklı erkekler; hep kazanmalı, hırsızlık, gasp gibi yollarla kazanmış olsalar da kendilerince hep haklı oldukları ve dolayısıyla kötüler daima güçlü imajı veren başkarakterler.

Aile içinde veya iş yerinde, kimin kuyusunu kazacağı, kimin elinden sevgilisini veya kocasını nasıl koparacağı düşüncesiyle uykuları kaçan lüks ve marka düşkünü hanımlar

Kısacası, yüzlerinden hiç eksik etmedikleri gülücük dolu maskeli yüzlerin arkasındaki hallerinden, kendileri dahi ürken kadın ve erkek tipleri, ahlak yoksunu insanlar topluluğu.

Normal hayat yaşayan insanı bulmanız mümkün değil gibi, görünür olanlarda aşağı tabakadan ve yakışıklı erkekler, barbi bebek misali kızlar ve kart zampara patronlara hizmetten sorumlu küçük bir azınlık. Kadın ve erkeklerin tek meselesi cinsel tatminden başka bir şey değil. Mübarekler, hangi yaş ve statüde olursa olsun her an herkese aşık olabilir, kısa bir tatminden sonra yenileri aramanın peşine düşerler.

Dizilerdeki şiddet konusuna değinmişken tarihi dizilere değinmeden olmaz. Son yıllarda başarılı dizi çalışmaları arasında olduklarını; kullanılan mekânlar, kostümler ve sahne canlandırmaları açısından oldukça mesafe kat etmiş durumda olduklarını söylemek gerekir. Yabancı dizi ve filmlerde gördükleri başarılı çalışmaları izleyen Türk seyircisinin, niçin bizim ülkemizde aynı düzeyde başarılı yapımlar olmuyor diyerek özlemini duyduğu, görsel zenginlikteki yapımlar takdire şayan düzeyde. Ancak kısaca belirtmeye çalıştığımız başarıya rağmen tarihi gerçekleri yeteri kadar doğru yansıttıklarını söylemek zor. Özellikle genç neslin tarihinden övünç duyması beklenirken tam aksine ne kadar da gaddar ve barbar insanlarmışız dedirtecek kadar kafa kesip kan akıtıldığını da söylemeden geçmek olmaz. Özellikle tarihi film veya diziler düşünüldüğünde çağının gereği olarak savaşsız düşünmek de doğru olmasa da her an kama, kılıç, balta ve benzeri aletlerle insan doğramanın normalleştirilmesi ise insani vasfa zarar vermektedir. Bir de bunu İlayi Kelimetullah adına yapıyor havasındaysanız, söylemlerinizle yaptıklarınız (gösterdikleriniz) tamamen birbirine zıt düşmektedir. Sürekli olumsuzladığınız Moğol zulmünden ve son yıllarda şahit olduğumuz İşit katliamlarını hatırlattığınızı unutmayın lütfen. Türk tarihindeki büyük devletlerin sadece kafa kesmekle başarılmadığı, derin anlamlı felsefi alt yapıya sahip olduklarını hesaba katmakta geç kalmayın lütfen…

Mübarekler, içinde yaşayıp onlar sayesinde sanat yaparak para kazandıkları toplum için olumlu yönde mesaj verme ihtiyacı duymazlar mı? Bilmezler mi ki gemi batar veya fareler istila ederse herkes ile birlikte kendileri de yok olmayacaklar mıdır?

Beyler! Lütfen kendinize gelin, şöyle bir silkinin ve gördüğünüz kâbus dolu rüyalarınızdan uyanın. Bu milletin iyileri ve iyilikleri de görmeye hakkı olmalı. Genç neslin, güvenli ve huzurlu bir gelecek oluşturabilmesi için iyi rol modellere ihtiyaçları var. Sıklıkla sığındığınız, “Arz talep meselesi, halk istiyor biz de yapıyoruz.”un arkasına sığınmayın. Halk istediği için değil öncelikle ekran başında olmayı çok sevdikleri ve başka yapacak işleri olmadığı için beğenmeseler, nefret etseler dahi sanat adına ortaya koyduğunuz insanlık dışı yaşantıları izlemek durumunda kaldıklarındandır. Güzeli yaptınız da rağbet görmedi mi? İnsanlar çoluğu çocuğu, gelini kızı, oğlu damadı, dede torun ile ve eşi dostuyla dizileri seyredemez oldular. Seyredebilenler de izleye izleye gayri ahlaki yaratıklar olma yolunda ilerliyorlar. İnsanlık adına biraz insaf!..