23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı geleneğini biz de köşemizde yaşatalım ve sözü sevgili çocuklara bırakmak istedim. Onları dinlemekte yarar var.

“Sevgili Anneciğim, Babacığım,

Benim dünyaya gelmeme sebep olduğunuz için size ne kadar minnettar olsam azdır. Benim yetişmemde gösterdiğiniz ilgi ve alakanın, yaptığınız fedakârlığın ve özverili davranışlarınızın farkında olduğumu bilmenizi isterim.

Biliyorsunuz ki dünyaya geldiğinde varlıklar arasında başkasının yardımına uzun dönem ihtiyaç duyan tek varlık insandır. Bundan dolayıdır ki, çocukluk dönemi, yani başkasının korumasına ihtiyaç duyduğu dönem bir hayli uzundur. Bu süreçte gösterdiğiniz hassasiyeti ve emeğinizi görmemezlik edemem.

Bununla birlikte insan yavrusunun özgür tabiatlı bir varlık olduğunu unutmamak gerektiğini düşünüyorum. Her yaşın kendine göre sınırlılıkları vardır. Özgürlüğünden ve sınırlarından taviz vermekten hoşlanmaz. Nasıl mı?

Yardıma ihtiyacı vardır ancak işine karışılmasından rahatsız olur.

Bilgi ve tecrübesinin olmadığını bilir, fakat öğüt ve telkini kolay kabullenemez.

Sizden özellikle isteğim, benim çocuk olduğumu kabullenmeniz ve beklentilerinizi ona göre ayarlamanızdır. Benimle ilgili kararlarınızda olgu ve olayları çocuk gözüyle değerlendirirseniz gelişimime daha fazla katkı vermiş olursunuz. Geriye dönüp kendi çocukluğunuzu hatırlarsanız ne demek istediğimi çok iyi anlayacağınızdan eminim.

Geleceğimle ilgili kaygılanmanızı anlıyorum. Sizin arzu ettiğiniz, benim daha rahat ve huzur içinde yaşayabilmem konusunda yaptığınız ve yapacağınız planlamalarda benim fiziksel ve ruhsal gelişim düzeyimi, ilgi alanlarımı, beğenilerimi, arzu ve isteklerimi dikkate almanızın daha yararlı olacağını bilmenizde yarar olur diye düşünüyorum.

En çok rahatsız olduğum konular ise; çocukluğunuzda yaşayamadıklarınızı benim üzerimden tamamlamaya çalışmanız, sahip olamadıklarınızı bana sağlamakla tatmin olmaya çalışmanız ve başaramadığınız konularda benim başarılı olmamı beklemenizdir. Ben, sizin yerinizde olamayacağım gibi sizin çocukluk döneminizle benim dönemimin de aynı olmadığını bilmenizin doğru olacağına inanıyorum.

Beni bolluk içinde yaşatmak zorunda değilsiniz. Aile bütçesine zarar vermeden, sizin gibi mevcut imkânlarla yaşamayı öğrenmem gerekir. Aile imkânları ölçüsünde yaşamayı öğrenebilmem, sizden sonra da ayakta kalabilmemin tecrübesini oluşturacaktır. Her isteğimi kabul etmek zorunda değilsiniz. Lütfen hayır demeyi bilin ki ben de şartlara göre kendimi ayarlama kabiliyetimi geliştirebileyim.

Her insan gibi benim de eksiklerim ve hatalarım olacaktır. Bırakın eksiklerimi tamamlama ve hatalarım sayesinde doğruları bulma zevkini yaşayayım. Koruyuculuğunuz altında kendimce yaşantımı sürdürme imkânı bulamıyorum. Her daim işlerimi kolaylaştırmanızdan dolayı düşüp kalkmayı öğrenemez isem, sizin olmadığınız zamanlarda düştüğüm yerde kalmaktan korkarım. Her şartta yanımda, yanı başımda olmanızı istemiyorum. Aksi halde, yeteneklerimi keşfetme, beceriler kazanma ve mücadele ruhum gelişemeyecektir diye tereddüt yaşamaktayım.

Sevgili anneciğim ve babacığım, benim okulda ve mahallede yeteri kadar arkadaşım var. Biliyorsunuz ki bu dünyada tek bir annem ve tek bir babam var. Girdiğim her ortamda yeni arkadaşlar edinebilirim ancak yeni bir anne ve baba bulamayacağımı biliyorum. Bana karşı ne kadar anlayışlı ve sevgi dolu yaklaşımda bulunursanız bulunun lütfen anne ve baba olarak kalın ve rehberliğinizi benden esirgemeyin.

Kısaca özetlemem gerekirse, beni olduğum gibi kabul edip sever ve anlamaya çalışırsanız memnun olurum. İlgi ve yeteneklerim doğrultusunda bana fırsat verir, ihtiyaç duyduğumda desteğinizi esirgemezseniz, bilin ki, sizi hiçbir konuda mahcup etmeyeceğim. Ellerinizden öpüyorum.

Öpmeye bile kıyamadığınız biricik evladınız, SUNGURALP”

Çocuk Bayramı dolayısıyla bundan sonraki yazılarımda da “Çocuğu Anlamaya Çalışmak” üzerine olan düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. İnsanlığın gözbebeği olan çocukların her gününün, bayram şenliğinde geçmesi dileklerimle…