İnsanoğlunun çağlar boyu duyduğu, düşündüğü ve yaşadığı olayları etkili bir şekilde ortaya koyma çabası olarak adlandırabileceğimiz sanat dalı, edebiyattır. Kısa söyleyişle, malzemesi dile dayanan sanattır, edebiyat.
Bir anlatımın sanat olabilmesi için duygu ve düşüncelerin edebi estetikle bezenen, etkili söz ve yazı ile etkili anlatım gerektirir. Edebi eserler, genel manada, dilin en etkili ve güzel kullanım örnekleri olarak kabul edilir.
Kullanılan sözlü ve yazılı dil o toplumun edebiyat dilini oluşturur. Bu açıdan bakıldığında Türk Edebiyatı, Türkçe üretilen edebiyattır. Türk edebiyatına eser veren kişilerin öncelikle Türkçeye hâkim olması gerekir.
Bu kısa girişten yola çıkacak olursak, herhangi bir eserin çocuk ya da yetişkin edebiyatı olmasında edebi olması açısından hiçbir fark yoktur. Güzellik ve etkililik derecesi aynı düzeyde olmalıdır.
Olabilecek ve olması gereken fark; çocuk dünyasının dikkate alındığında onların hayal gücü, duygusal yapıları ve düşünce kapasitelerinin göz önünde bulundurulmasıdır. Burada çocuğa görelik öne çıkmaktadır.
Çocuğa görelik öncelenerek duygu ve düşüncelerin, edebi estetik katılarak söz ve yazı ile anlatım sanatına, “Çocuk Edebiyatı” denilmektedir.
Çocukların bilgi seviyeleri ve psikolojik durumları yetişkinlerden farklı kitap okumalarını gerektirir. Bu kitaplar; dil, konu, kurgu, üslup ve fikir bakımından çocuğun okuma, anlama, algılama ve zevk alma seviyelerine uygun olmalıdır. Bununla birlikte anlaşılır bir dil, akıcı bir üslup ve çocuğun kavrayacağı düzeyde bir fikir örgüsüne sahip olmalıdır.
Hayatı çocuk bakışıyla gören, çocuğa göre olanın ayrımına varmaktır, çocuk edebiyatı. Aynı zamanda çocukların beden, zihin ve ruh sağlıklarını göz önünde bulundurmalıdır.
Çocuk edebiyatı; duygu ve düşüncelerin çocukların dünyasına uygun sözlü ve yazılı anlatımın, çocukların duygularına hitap edecek güzellikte ve etkililikte olması beklenir.
Yaş gruplarına uygun olarak görsellikle (resim/çizim) desteklenecek çalışmalar, yazarın dil ve anlatım gücüyle, ressamın sanatçı duyarlılığı örtüşmelidir. Bu duyarlılıkla ortaya konmak istenen nitelikli üretimler, çocuğun sanat ve edebiyatla olan etkileşimine, olumlu yönde katkı sağlayacaktır.
Çocukların düşünce dünyasına hitap edebilecek sözlü ve yazılı ürünlerin tümünü çocuk edebiyatı içinde görebiliriz. Bunlar: Masallar, hikâyeler, fabllar, şiirler, ninniler, tekerlemeler, bilmeceler, maniler, efsaneler, destanlar, fıkralar, bilimkurgular, biyografiler, müracaat eserleri, çocuk romanları, çizgi romanlar, tiyatro eserleri, fen ve doğa kitapları (ilgi alanını keşfetmesi açısından) çocuklara okutulabilecek edebi eserler olarak sayılabilir.
Erken çocukluk döneminden itibaren insan; görsel, işitsel ve dilsel uyaranlar sayesinde anlam dünyasını oluşturur. Bu uyaranların anlamlı olmakla birlikte taşıdığı estetik, güzellik ve etkili bir anlatım sayesinde ortaya konması edebiyat ürünü olarak karşımıza çıkar. İyi ürünler sayesinde okurun düşünme alışkanlığı kazanması ve farklı görüşlerle karşılaşması eleştirel bakış açısını geliştirir.
Edebiyat, çocuğun kişiliğinin gelişmesinde; mutlu, başarılı, uyumlu ve üretken olabilmesinde onun doğru bir rol modeli ihtiyacına cevap verebilmelidir. İçinde yaşadığı topluma uyum sağlamasına katkı vermelidir.
İnsan içine doğduğu kültürün ürünüdür. Bu kültürün anlamlı yaşanması ve içselleştirilmesiyle devamı mümkündür. Toplumların temelini oluşturan çocukların, kültürel açıdan beslenmesi gerekmektedir. Tüm dünya ülkelerinde kabul gören bu gereklilik, milletlerin geleceğiyle doğrudan ilgilidir.
Edebi eserler; bilinçli bir okuma eylemiyle okurda bilişsel, duyuşsal ve davranışsal değişikliği etkisi yaratır. Çocuk edebiyatı, öğüt verici olmaktan sakınılmakla birlikte, edebi estetikten uzaklaşmadan temel değerlere yer verilmeli, milli kültür içerikli olmakla birlikte onu geliştirme yönünde katkı sağlamalıdır.
Çocuk, yaşadığı çağda ve içinde bulunduğu dünyada yer bulması, sahip olacağı edebi kültür birikimi sayesinde gerçekleşecektir. Bu sanatsal anlatımlar sayesinde insan, görme imkânı bulamadığı dünyanın herhangi bir köşesindeki güzellikler ve yaşam ortamları hakkında bilgi sahibi olur.
Yukarıda belirtildiği gibi milli kültür öncelenmekle birlikte dünya edebiyatıyla da tanışması ve düşünce dünyasını genişletmesi ihmal edilmemelidir. Bu hususta en önemli konu, kültür emperyalizminin etkisinden sakınılmalıdır. Her yabacı eser yerine, uygun edebi eserlere yer verilmelidir.
Yerli ve yabancı eser olmasından önce, çocuğa görelik ve edebi olup olmadığı hususunda titiz olmakta yarar vardır. Burada öncelikle, anne babalar ve eğitimcilerin titizliği önemlidir.
Not: Bir sonraki yazım, çocuk kitapları hassasiyeti olacaktır.